Marshall Berman, modernitenin, “insanları modernleşmenin nesnesi olduğu kadar öznesi de kılmayı, onlara,
kendilerini değiştiren dünyayı değiştirme gücü vermeyi amaçlayan olağanüstü çeşitlilikteki görüş ve
düşünceleri” beslemiş olduğunu söyler. Bu görüş ve düşünceler, Fransa’da Baudelaire, Balzac, Almanya’da
Goethe, Schiller, Rusya’da Puşkin, Gogol vb. ile temsilcisini bulmuş olan klasik modernzim idi. Modernizmin bu
güçteki eserlerini üretmiş olan modernite deneyimi, Berman’a göre, günümüzde hâlâ devam etmektedir. Perry
Anderson ise, Berman’ın modernizmle ilgili görüşünü on dokuzuncu yüzyıla ait bir kültür ve siyaset tasarımı
olarak doğru bulmakla birlikte, bu tasarımın, günümüzle bir ilgisi olmadığını savunur. Anderson’a göre,
“entelektüel açıdan bir tür düşüş (decadance)” yaşanmıştır; günümüzde Batılı sanatçının içinde bulunduğu
durumun tipik özelliği, “bütün ufukların kapalı oluşudur”; Batılı sanatçı klasik modernizmi tetikleyen koşullardan
yoksundur artık. Ama bu durum Üçüncü Dünya için geçerli değildir. Nitekim son dönemin başyapıtları, Gabriel
Garcia Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık’ı, Salman Rushdie’nin Midnight’s Children’ı gibi romanlar, ya da Yılmaz
Güney’in Yol’u gibi filmler, hep Üçüncü Dünya’dan (Kolombiya’dan, Hindistan’dan, Türkiye’den) çıkmıştır.
Anderson’ın dile getirdiği ‘Üçüncü Dünya modernizmi’, son birkaç on yıldır modernliğin yürürlükteki dönemini
tanımlamaya çalışan günümüz sosyal teorisinde önemli bir yer tutan ‘çoklu modernlik’ kavramıyla ilişki
içindedir. Çoklu modernlik, Avrupa-merkezci modernlik teorileri ve izahlarına getirilmiş bir eleştiri olarak, Batılı
olmayan toplumların modernleşme deneyimlerini ‘Batılılaşma’ya indirgeyen yaklaşımları hedef almaktadır.
Buna göre, Avrupa modernliğinin dönemi kapansa bile, yerkürede farklı modernlik deneyimleri yürürlüktedir.
Çoklu ve geç modernlikler kavramının, modernliği kültüre indirgeyen, kültürcü bir yaklaşım olduğunu
düşünenler de vardır. Örneğin Arif Dirlik’e göre, çoklu modernlikler kavramı, “birden fazla ifadesi ve
eklemlenmesi olan tek bir modernite” olarak ‘küresel modernite’ye karşılık, “yerlici kültürel iddiaların
şekillendirdiği” alternatiflerdir. Bu bağlamda, Kış Uykusu filmi özelinde Nuri Bilge Ceylan’ın uluslararası
başarılara sahip sineması incelendiğinde, onun Üçüncü Dünyaya ilişkin ütopik tasarıları temsil eden bir “Üçüncü
Dünya modernizmi” olarak değil, klasik modernizmin günümüzdeki sürdürücüsü olarak tanımlanması uygun
görünmektedir. Bu şekilde tanımlanmasının önemi, hem modernizmin nesnel gerçekliği (yani modernliğin
Avrupa toplumunun kendine özgü içsel bir gelişmesi değil, yerküredeki tarihsel etkileşimlerin bir ürünü olduğu,
dolayısıyla birden fazla moderniteden değil, Avrupa’nın öncü rolü oynadığı hâlâ işleyen tek bir küresel
moderniteden bahsedilebileceği gerçeği), hem de Ceylan sinemasının semantik yapısının “insan varoluşunun
evrensel gerçekliği”, “mutluluk vaadi” gibi, ilk örneklerini Avrupa sanatında gördüğümüz klasik modernizmin
“sanat ideali”ne ilişkin değerler taşımakta olduğu gerçeğinde temellenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Modernizm Üçüncü Dünya Modernizmi Çoklu Modernlikler Nuri Bilge Ceylan Sineması
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 23 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 5 Sayı: 8 |
Intermedia International E-journal
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.