711 yılında Müslüman Araplar İber yarımadasında hâkimiyet kurmaya başlamıştır. Giderek artan dini ve etnik dönüşüm karşısında Avrupa kabileleri tarafından Reconquista Hareketi (Yeniden Fetih) başlatılmıştır. Yaşanan çeşitli politik, askeri ve toplumsal olayın ardından 1492 yılında İber Yarımadası Müslüman ve Yahudi unsurlardan temizlemiştir. Ancak Yahudi toplumu birçok devletten yerleşim izni alamazken Osmanlı İmparatorluğu Yahudileri himayesi altına almıştır. Bu araştırma içerisinde de Yahudi ve Müslüman halkın maruz bırakıldığı zorunlu göç hareketinin mahiyeti Osmanlı İmparatorluğu açısından amaç-sonuç ilişkisi içerisinde incelenecektir. Araştırma Osmanlı İmparatorluğu’nun Yahudi göçmenleri kabulündeki asıl sebepleri ortaya koyması açısından önemlidir. Aydınlatılması amaçlanan husus “Osmanlı İmparatorluğu Yahudi göçmenleri devlet dininin gereklerinden dolayımı, padişahın şahsi teessüründen dolayımı yoksa devletin pragmatist anlayışından dolayımı kabul etti?” sorusuna cevap aramaktır. Sorulan sorunun cevabı, istatistiki veriler, dönem padişahının fıtratı ile siyasi elitinin beklentileri ve son olarak Yahudi toplumunun Osmanlı tebaası içerisindeki durumu karşılıklı değerlendirilerek aranacaktır. Çalışmanın sonucunda varılan kanaat iyi bir pragmatizm örneğidir. Yürütülen politikanın başarısı Yahudi tebaanın Osmanlı İmparatorluğu içerisinde sağladığı ekonomik, sosyal, mesleki ve kültürel katkıları açısından da somutlanmıştır. Araştırmanın, başlangıç öngörülerine paralel olarak pragmatizm teorisi ile sonuçlanması, amaçlananın yerine gelmesi noktasında yeterlidir ancak İslami ilimler çerçevesinde değerlendirmenin zayıf olması hasebi ile de geliştirilmesi mümkün ve daha faydalı olacaktır.
In 711, Muslim Arabs began to dominate the Iberian peninsula. In the face of increasing religious and ethnic transformation, the Reconquista Movement (Reconquest) was initiated by the European tribes. After various political, military and social events, the Iberian Peninsula was cleared of Muslim and Jewish elements in 1492. However, while the Jewish community could not get settlement permits from many states, the Ottoman Empire took the Jews under its protection. In this research, the nature of the forced migration movement to which the Jewish and Muslim people were exposed will be examined in terms of the Ottoman Empire in terms of purpose-result relationship. The point aimed to be clarified is “Was the Ottoman Empire accepting Jewish immigrants for requirements of the state religion, because of the sultan's personal influence, or because of the utilitarian understanding of the state?” is to answer the question. The answer to the question asked will be sought by evaluating the statistical data, the expectations of the sultan and the political elite of the period, and finally the situation of the Jewish community among the Ottoman subjects. While the conclusion reached as a result of the study is a good example of pragmatism. The successfull of the policy was also embodied in the economic, social, professional and cultural contributions of Jewish subjects within the Ottoman Empire. The conclusion of the research with the theory of pragmatism in parallel with the initial predictions is sufficient in terms of fulfilling the purpose, but it will be possible and more beneficial to develop it because the evaluation within the framework of Islamic sciences is weak.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 25 Mart 2023 |
Kabul Tarihi | 23 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi