Art. 7 of the New Turkish Commercial Code N. 6102 (“New TCC”), provides a
presumption of solidarity in commercial affairs, as the Old Turkish Commercial Code N.
6762 (“Old TCC”). According to this presumption, unless it is otherwise stipulated by the
parties, where there is plurality of debtors in commercial affairs or a suretyship (if there
are more than one surety, also with regard their relation among themselves) is provided
for any debt that is arisen thereof, joint and several indebtedness or joint and several suretyship rules apply. On the other hand, New Turkish Code of Obligation N. 6098 (“New
TCO”), regulated the suretyship agreement differently from the Old Turkish Code of
Obligations N. 818 (“Old TCO”), which amounted to a thorough reform of the related
provisions. Accordingly, with regard to our subject matter, Art. 583 and 603 of the New
TCO stipulate compulsory form requirements with regard to both surety contracts and all
other types of personal securities (among other types, joint and several indebtedness and
adhesion to an existing debt included thereto as well) provided by real persons. In this
context, the interrelation of the Art. 7 of the New TCC and Art. 583 and 603 of the New
TCO must be enlightened and the question whether Art. 7 of the New TCC can be applied
by all means must be answered. This work aims to go in detail with regard the different
views put forward both in the legal doctrine and court decisions; and accordingly to
analyze the outcomes of the interactive relation of these mentioned provisions
Presumption of solidarity in commercial affairs joint and several suretyship collective joint and several suretyship joint and several indebtedness and adhesion to an existing debt for security purposes validity form requirements
Yakın zamanda yürürlüğe giren 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda
(“TTK”) (m. 7), tıpkı 6762 Sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu’nda (“eTTK”) olduğu gibi,
ticari işler nedeniyle birlikte borç altına girmede ve ticari işlerden doğan borçları temin
etmek için sağlanan kefaletlerde (gerek asıl borçluyla kefil, gerekse de birden fazla kefil
varsa, kefillerin kendi aralarında) teselsül esasının uygulama alanı bulacağını kabul
etmiştir. Diğer taraftan yine yakın zamanda yürürlüğe giren 6098 Sayılı Yeni Türk Borçlar
Kanunu (“TBK”) da, bu kez 818 Sayılı Eski Borçlar Kanunu’ndan (“eBK”) biraz daha
farklı olarak kefalet sözleşmeleri ve teminat amacıyla -sadece gerçek kişilerin teminat
veren konumunda oldukları- müteselsil borçluluk (ve borca katılma) halleri bakımından
özel bazı geçerlilik şekli düzenlemeleri sevk etmiştir. Buna göre TBK m. 583 bizzat kefalet
sözleşmeleri özelinde, TBK m. 603 ise genel olarak gerçek kişilerin teminat veren
konumunda oldukları diğer kişisel teminat sözleşmelerinde (dolayısıyla teminat amaçlı
müteselsil borçluluk ve borca katılmada) bazı geçerlilik şekli düzenlemeleri
öngörmektedir. Durum böyle olunca, TTK m. 7’nin öngördüğü teselsül karinesinin bu
düzenlemeler karşısındaki durumu açıklığa kavuşturulması ve her zaman uygulanabilir
durumda olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. İşbu çalışmanın amacı, öğretide ve
yargı kararlarında konu ile ilgili olarak ileri sürülen farklı düşüncelerin ayrıntılarıyla ele
alınması ve söz konusu maddeler (TTK m. 7 ve TBK m. 583, 603) arasındaki ilişki ve
etkileşimin ne yönde olması gerektiğinin tespit edilmesidir.
Ticari işlerde teselsül karinesi müteselsil kefalet müteselsil birlikte kefalet teminat amacıyla müteselsil borçluluk ve borca katılma geçerlilik şekli
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 10 Şubat 2017 |
Kabul Tarihi | 30 Ağustos 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 7 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.