Roman law forms the basis of Continental European legal
system of which Turkish law is also a member. In this respect, Roman law
sources must be considered while examining the institutions of law of
obligations. The same principle is also applied for institution of condition. In
fact, there is a great similarity between the provisions on condition in
Turkish and Roman law. The institution of condition allows the parties to shape
their legal transactions within the framework of various possibilities. A
provision must bear certain elements in order to be accepted as a condition.
First of all, the condition must indicate a future event and such event must be
objectively suspicious whether or not will realise. Although different
classifications are made such as potestative – causal – mixed condition,
positive – negative condition and realisable – unrealisable condition, in
Turkish legal system the distinction as suspensive – resolutive condition is
the basic one, since there are significant differences between suspensive and
resolutive conditions in terms of their effects and consequences. Suspensive
conditional legal transaction is provisional ineffective until the condition
occurs, but becomes effective and bear legal consequences when the condition
occurs. On the other hand, resolutive conditional legal transaction is
effective upon the conclusion of the transaction and bears legal consequences;
however, if the condition is fulfilled, the legal transaction becomes null and
void.
Condition Suspensive Condition Resolutive Condition Potestative Condition Causal Condition
Türk hukukunun da üyesi
olduğu Kıta Avrupası hukuk sisteminin temelini Roma hukuku oluşturmaktadır. Bu
bakımdan bilhassa borçlar hukuku kurumlarının incelenmesinde Roma hukuku kaynaklarının
dikkate alınması gerekir. Şart kurumu bakımından da aynı esas geçerlidir.
Nitekim Türk ve Roma hukukunda şarta ilişkin hükümler arasında büyük bir
benzerlik vardır. Şart kurumu, tarafların yaptıkları hukukî işlemi çeşitli
ihtimaller çerçevesinde şekillendirmesine imkân tanır. Bir olgunun şart olarak
kabul edilebilmesi için belirli unsurları taşıması gerekir. Şartın geleceğe
ilişkin olması ve gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin objektif olarak şüpheli
olması elzemdir. Her ne kadar öğretide iradî – tesadüfî – karma şart, olumlu –
olumsuz şart ve gerçekleşebilecek –gerçekleşemeyecek şart gibi farklı tasnifler
yapılsa da esas olan geciktirici – bozucu şart ayrımıdır. Zira doğurdukları
hüküm ve sonuçlar bakımından anılan iki şart türü arasında ciddi farklar
mevcuttur. Geciktirici şarta bağlı hukukî işlem, şartın gerçekleşmesi anına
kadar askıda hükümsüzdür; ancak şartın gerçekleşmesiyle hüküm ve sonuçlarını
doğurur. Bozucu şarta bağlı hukukî işlem ise kurulduğu andan itibaren hüküm ve
sonuçlarını doğurur; ancak şart gerçekleşirse hukukî işlem kesin hükümsüz hâle
gelir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 27 Eylül 2019 |
Kabul Tarihi | 8 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 10 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.