Film genres have an ideological function; They create audience expectations, repeat these expectations, and evolve variationally as a result of these repetitions. They also have ideological functions through their organic bonds with the audience. Gangster movies, which are a sub-branch of crime movies, first turn into repentant gangster anti-hero movies, and from the beginning of the 1940s -with the effect of the war-, into "films noir" that do not leave crime unpunished.
Another concept which is popular with Films Noir (narratives that center the male protagonist, where the man loses his subject position (as the conservative rhetoric puts it; ‘stolen by woman’ and where American middle-class values are glorified) is femme fatale (deadly woman), who destroys the male protagonist by causing him to go astray. Femme fatale characters reflect the fear and hostility of American men towards women during and after the war. Although not included in every film noir production, this female character -who determines the narrative in the most important productions of the genre- is physically beautiful and attractive, sexually strong and active, and mentally agile and intelligent.
The collection of these qualities attributed to the man in the woman elevates her to the position of subject. The woman, who directed society and culture in the absence of the man -due to the war-, turned into a rival who 'stole' the man's job and social position from him after the war. For this reason, values such as home-family-children-motherhood, which glorify women culturally, were inflated in the American social life of the period. Women who insisted on their independence were labelled as 'immoral', 'greedy' and 'unscrupulous'. In the representations of film noir productions, the fatal woman is the malignant, seductive and insatiable type that causes the ruin of the man.
Through their mechanisms of punishment, film noir glorifies morally conservative American middle-class values while destroying characters who transgress these values. Femme fatale characters, who are carefully and deliberately portrayed as malevolent, are opposed by femme vitale (life-giving woman) characters who are far removed from their glamor, charm, intelligence and - ultimately - power.
In accordance with the famous censorship laws of the period, these female characters are sub-types who convey the moral to the audience in a direct but unpretentious manner and by whispering. With this dark contrast, they polish the femme fatale's insidiousness while reminding the main male character - and therefore the audience - of the moral.
The aim of this study is to open the concept of femme vitale (as a new stereotype) to discussion, to examine its ideological function in the films noir, and to test the concept by analysing whether it allows for a possible model/pattern.
Hollywood Film Noir Femme Fatale Deadly Woman Femme Vitale Good Girl Home-Loving Woman
Film türleri ideolojik işleve sahiptir; izleyici beklentisini oluşturur, bu beklentileri yineler ve bu yinelemeler neticesinde varyasyonel biçimde evrilirler. İzleyici ile olan organik bağları vasıtasıyla da ideolojik işlevlere sahip olurlar. Suç filmleri türünün bir alt dalı olan gangster filmleri, önce pişman olmuş gangster anti-\kahraman filmlerine ve 1940’ların başından itibaren de -savaşının etkisiyle- ‘suçu cezasız bırakmayan’ kara film’lere (film noir) dönüşür.
Erkek kahramanı merkeze alan, erkeğin özne konumunu kaybettiği (muhafazakar söylemle ‘kadına kaptırdığı’) ve Amerikan orta sınıf değerlerinin yüceltildiği anlatılar olan kara film’lerle birlikte popüler olan bir diğer kavram ise erkek kahramanın önce baştan, sonra da yoldan çıkmasına neden olarak onu yok eden femme fatale (ölümcül kadın) karakterlerdir. Femme fatale karakterler savaş dönemi ve sonrasında Amerikan erkeğinin kadına karşı beslediği korkuyu ve düşmanlığı yansıtır. Her kara film örneğinde yer almasa da türe ait en önemli yapımlarda anlatıyı belirleyen bir unsur olan bu kadın tiplemesi fiziksel açıdan güzel ve çekicidir, cinsel açıdan güçlü ve aktiftir ve zihinsel açıdan kıvrak ve zekidir.
Erkeğe atfedilen bu niteliklerin kadında toplanması onu özne konumuna yükseltir. Erkeğin -savaş nedeniyle- yokluğunda toplumu ve kültürü yönlendiren kadın, savaşın ardından erkeğin işini ve sosyal konumunu ondan ‘çalan’ bir rakibe dönüşmüştür. Bu nedenle ev-aile-çocuk-annelik gibi kadını kültürel anlamda yücelten değerler, dönemin Amerikan toplumsal yaşamında, şişirilmiştir. Bağımsızlığı konusunda ısrarcı olan kadın ‘ahlaksızlıkla’, ‘açgözlülükle’ ve ‘vicdansızlıkla’ yaftalanmıştır. Kara film yapımlarındaki temsillerinde de ölümcül kadın erkeğin mahvına neden olan habis, baştan çıkarıcı ve doyumsuz tiplemedir.
Cezalandırma mekanizmalarıyla kara film’ler ahlaki açıdan muhafazakar Amerikan orta sınıf değerlerini yüceltirken, bu değerlerin dışına taşan karakterleri yok eder. Özenli ve bilinçli şekilde kötü ruhlu olarak tasvir edilen femme fatale karakterlerin karşısında, onların ihtişamından, cazibesinden, zekasından ve -nihayetinde- iktidarından uzak femme vitale (yaşam veren kadın) karakterler yer alır.
Bu kadın tipi, dönemin ünlü sansür yasaları uyarınca ahlaki olanı izleyiciye doğrudan ama gösterişsiz biçimde ve fısıldayarak ileten yan tiplemelerdir. Bu koyu karşıtlıkla femme fatale’in sinsiliğini parlatırken, ahlaki olanı ana erkek karaktere -ve dolayısıyla izleyiciye- anımsatırlar.
Bu çalışmanın amacı yeni bir tipleme stereotipi olarak femme vitale kavramını tartışmaya açmak, varlık bulduğu filmler içindeki ideolojik işlevini incelemek ve olası bir modele/şablona imkan verip vermediğini analiz ederek, kavramı sınamaktır.
Hollywood Kara Film Femme Fatale Kötü Kadın Femme Vitale İyi Kız evcil kadın
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Radyo-Televizyon |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ocak 2023 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 2 Sayı: 1 |
Uluslararası Sosyal Bilimler ve Sanat Araştırmaları Dergisi
ISSN: 2792-0968
Makale Çağrısı – Temmuz 2024
(Cilt 3 – Sayı 1)
Değerli Bilim İnsanları ve Araştırmacılar,
Yayın hayatına 2022 yılında 1. Cilt 1. Sayısı ile başlayan Uluslararası Sosyal Bilimler ve Sanat Araştırmaları Dergisi, Ocak ve temmuz aylarında olmak üzere yılda iki yayın yapan açık erişimli çift hakem sürecine tabi uluslararası akademik bir dergidir. Dergimiz, iletişim biliminin diğer disiplinler ile ilişkilerinin, farklı perspektiflerden hareketle, alana katkı sağlayacak, kuramsal temeli kuvvetli, yeni ve özgün akademik araştırmalarla desteklendiği tarih, sosyoloji, psikoloji, felsefe, arkeoloji, sanat tarihi, davranış bilimleri, dil bilimi, edebiyat ve güzel sanatlar gibi disiplinlerine ait olan teorik ve/veya uygulamalı özgün ve derleme makaleler yayımlamaktadır. Makaleler için başvuru ve yayın sürecinde herhangi bir ücret talep edilmemektedir.
Yayın Süreci
Makalelerin süreçlerine yönelik tüm yazarlar düzenli bir şekilde bilgilendirilmektedir. Dergiye gönderilen makaleler editör kurulu ön değerlendirme süreci sonrası alan editörlerine yönlendirilerek yine alan uzmanı iki hakeme gönderilmektedir. Hakem geri dönüşleri 6-8 hafta arasında değişmektedir. Hakemlerden gelen değerlendirme raporları doğrultusunda makalenin yayımlanmasına, yazardan düzeltme istenmesine ya da makalenin geri çevrilmesine karar verilmektedir. Kabul alan makaleler sıradaki sayı için yayın sürecine girmektedir. Süreçle ilgili detaylı bilgiye https://dergipark.org.tr/tr/pub/issar adresinden erişilebilir.
Makale başvurularınızı DergiPark sistemi üzerinden https://dergipark.org.tr/tr/pub/issar bağlantısını kullanarak gönderebilirsiniz. Gönderilecek makalelerin derginin ana sayfasında yer alan “Makale Yazım Kuralları” kısmında belirtilen esaslara uygun şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Katkılarınız için şimdiden teşekkür ederiz.
Saygılarımızla
Uluslararası Sosyal Bilimler ve Sanat Araştırmaları Dergisi Editör Kurulu
Adres: Yakın Doğu Üniversitesi, İletişim Araştırmaları Merkezi Lefkoşa
E-Posta: issar.info@neu.edu.tr
Internet: https://dergipark.org.tr/tr/pub/issar