Bu mesele evvelemirde geleneksel bir meseledir. Ancak nazarın (akıl yürütmenin) ve taklidin batıl kabul edilmesinin ciddi sonuçları vardır. Bu gibi ciddi sonuçlar, meseleyi daha da önemli hale getirmiştir. Kelam ilminde nazarın zorunlu görülmesi, avam için zorlayıcı olabilir. Zira herkesin kelami yöntemlerle akıl yürütebilmesi mümkün değildir. Keza Allah Teâlâ, kullarına zorluk ve meşakkati kaldırmıştır. Taklidin batıl sayılmasının, büyük bir sakıncası olduğu; bunun da ümmetin çoğunluğunu küfre nispet etmek gibi sonuçlara yol açabileceği vurgulanmaktadır. İlk vacip meselesinin zorluğu sebebiyle kelamcılar arasında bu konuda on birden fazla görüş ortaya atılmıştır. Avamın tekfirini İmam Eş'arî'ye nispeti reddedilse de, Eş'arîyye'nin bazı geç dönem kelamcıları halkı itikadi imtihanlara tâbi tutmuş, cevapları yetersiz buldukları kişileri tekfir etmiş, evliliklerini feshetmiş ve kestiklerini haram kılmışlardır. Bu makale, mezkûr kelami meseleye bir zemin hazırlamakta, ittifak ve ihtilaf alanlarını, imanı tartışmalı olan mukallit kavramını analiz etmekte, kelamcıların ifadelerini ve delillerini ele almakta, bunları objektif ve bilimsel olarak tartışmakta ve aşağıdaki sonuçlarla ulaşmaktadır: Şüphe etmemek kaydıyla taklitçinin imanının geçerli olduğu, akıl yürütebilecek durumda olup bunu terk edenin günaha gireceği, avam için sahih akideye yakini şekilde inanmanın yeterli olduğu, kelamcıların yöntemine göre delil getirmenin şart olmadığı, Kur'an ve sahih sünnete tabi olanın mukallit sayılmadığı ve icmâ ile delil getirenin de taklitçi olmadığı, meselenin içinde bulunulan çağ, çevre ve şüphelerin yaygınlığına göre ele alınması gerektiği, Müslümanlar arasında yetişen bir halkın taklitçi sayılmayacağı ve insanlara zahirlerine göre hükmedileceği, kalplerinin ise Allah'a havale edileceğidir.
تعدّ هذه المسألةُ تقليدية بادئ ذي بدء، غير أنّ خطورةَ النتائج التي ترتبت عليها من إيجاب النّظر وبطلانِ التقليد جعلتها ذات أهمية خاصة، ذلك أنّ إيجابه على طريقة أهل الكلام مما يشقّ على العوام، إذ ليس في قدرة أي إنسان أن ينظرَ بمقتضى الصناعة الكلاميّة، فالله تعالى رفع الحرج عن الخلق والعنت، كما أنّ في بطلان التقليد محظورًا أكبر يلزم منه تكفير أكثر الأمة، ولصعوبة مسألة " أول الواجب "؛ فقد بلغت أقوال أهل الكلام فيها أكثر من أحد عشر قولًا، وعلى الرغم من إنكار نسبة تكفير العوام إلى الأشعري إلا أن بعض متأخري المذهب امتحن الناس في عقائدهم؛ فكفَّروا من قصرت إجابته، وفسخوا نكاحه، وحرّموا ذبيحته. قدمت هذه الورقةُ البحثية تأصيلًا لهذه المسألة الكلامية، وحررت مواضع الاتفاق فيها والاختلاف، ومعنى المقلِّد المختلف في إيمانه، وتناولت أقوال المتكلمين مصحوبة بأدلتهم، مع مناقشتها مناقشة موضوعية علمية، وانتهت إلى نتائج منها: صحة إيمان المقلد بشرط عدم الشك، وتأثيم من قدر على النظر فتركه، وأنّه يكفي العامي الجزم في موافقة الاعتقاد الصحيح، وعدم حصر الاستدلال وفق طريقة المتكلمين، وأن متّبع الكتاب والسنة الصحيحة ليس مقلِّدًا، وكذلك المستدل بالإجماع، وأنّه يُنظر للمسألة بحسب العصر، والبيئة، وشيوع الشُّبه، وأن العامي الذي نشأ بين المسلمين ليس مقلِّدًا، وأنّه يُحكم على الناس بالظاهر وتترك سرائرهم إلى الله تعالى.
This study explores the critical theological issue of whether common people must engage in reasoning (taqlid) or can rely on imitation (iman al-muqallid) in their faith. While seemingly traditional, the debate over obligating reasoning and invalidating imitation carries significant implications. According to theologians (Ahl al-Kalam), requiring reasoning poses a burden on common people who lack the technical expertise in theological discourse. This obligation contradicts the divine intent to ease human hardship. On the other hand, invalidating imitation risks excommunicating large segments of the Muslim community, a grave outcome that some later Ash‘ari scholars enforced by annulling marriages and deeming the meat of imitators unlawful. This paper examines this theological dilemma, analyzing the positions of scholars and clarifying points of agreement and contention. It defines the imitator whose faith is questioned and evaluates the evidence presented by theologians objectively. The study concludes that the faith of an imitator is valid if it is free of doubt, and it is sinful for those capable of reasoning to neglect it. However, certainty in adhering to the correct belief suffices for the common person. Reasoning need not follow the strict methods of theologians; following the Qur'an, authentic Sunnah, or consensus (ijma‘) exempts one from being an imitator. Additionally, judgments should consider the context of time, environment, and the spread of doubts. Finally, individuals raised in a Muslim environment are not regarded as imitators, and people are ultimately judged by their outward actions, while their inner intentions remain with God Almighty.
Theology Imitation The First Obligations Excommunication Doubt.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 9 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 1 |
دعوة للمقالات والأبحاث – العدد الثاني