Edebiyat ve politika ilişkisine verilebilecek en belirgin örnek Marksist ve Leninist ideoloji çerçevesinde gelişen Sovyet edebiyatı olacaktır. 1934 yılında düzenlenen Birinci Sovyet Yazarlar Birliği Kongresiyle ilkeleri belirlenen Marksist edebiyat temelinde gelişen Sovyet edebiyatı, ideolojiye güdümlü bir edebiyatı esas kılar. Dönemin yazarları, angaje bir edebiyat oluşturmaya sevk edilmiş ve ideolojinin yansıma alanı olarak edebiyat, dönemin politik havasını aktarma noktasında araç görevi görmüştür. Bu bağlamda o dönemin edebî eserleri, genel itibariyle Sovyet gerçekliğini ve Sovyet ideolojisini olumlayan bir çizgide oluşturulmuştur. Özellikle Sovyetler Birliğini derinden etkileyen tarihi ve politik olaylardan birisi olan İkinci Dünya Savaşı, eserlerde yaygın bir tema olarak kullanılmış, Sovyet kahramanlığı, fedakârlığı, vatanseverliği vurgusu eserlerin odak noktasını oluşturmuştur. Bu ideolojik vurgu, edebî eserlerde özellikle kadın bağlamında işlenmiştir. Eli silah tutan her erkeğin cepheye gitmesi ile geride kalan kadınlar hayata birkaç kat daha güçlü tutunmak zorunda kalmıştır. Çuvaş romanın en güçlü örneklerinden biri olmasının yanı sıra Çuvaş Türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarılan ilk roman olma özelliği de taşıyan Salambi romanı, savaşı geride kalanların hayatları üzerinden işleyen romanlardan bir tanesidir. Bu makalede, Salambi romanı edebiyat ve ideoloji ilişkisi bağlamında incelenecek, savaşın etkilerini bir aşk hikâyesi ekseninde işleyen yazarın politik söylemi ortaya konacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 1 |