Non-representational theory, which emerged in the 1990s through the study of Thrift, has criticized the representation of space
and the new cultural geography, which obsessively focuses on the politics of representation. Additionally, non-representational theory has
criticized the dualism of Cartesian logic, which is based on binary oppositions such as nature/culture, mind/body, agent/structure, and has
attempted to go beyond such binary constructions. In other words, non-representational theory might be seen as an “umbrella” or a
“framework” that houses several distinct approaches, including phenomenology, structuralism, feminism and post-structuralism. Thus,
rather than calling it non-representational theory, one may call it non-representational theories, plural.
The first aim of this paper is to cover the nature and emergence of the theory as well as the impact of the aforementioned
intellectual traditions. The second aim of this paper is to highlight the main aspects and principles of non-representational theory. Finally,
this paper aims to examine the critique of non-representational theory. In this respect, it is notable to mention that this paper offers a
critique as well. This paper will also provide a critical overview of the intellectual activities which attempt not just to understand nonrepresentational
theory in Anglo-American geographies but to transfer it into the Turkish academy in a critical fashion. In parallel, the
possible contributions of the theory to the theoretical discussions in the Turkish academy will be considered briefly at the end of this essay.
1990’lardan sonra Thrift’in çalışmaları ile ortaya çıkıp daha sonra özellikle İngiltere’de yaygınlaşan temsil ötesi teori, mekânın
temsillere indirgenmesini ve özellikle yeni kültürel coğrafyanın temsil politikalarını eleştirmektedir. Bir diğer eleştiri ise kartezyen mantığın
düalistik yapısıdır. Temsil ötesi teoriler doğa/kültür, zihin/beden, fail/yapı gibi ayrımlardan birini diğerine tercih etmeyip böylesi bir ikiliğin
ötesine geçmeye çabalamaktadır. Postyapısalcı, ilişkisel coğrafyacıların düşüncelerini, farklı nispetlerde buluşturan temsil ötesi teori, bu
özelliğinden dolayı içinde birçok teori ve yaklaşımı barındıran bir ‘şemsiye’ ya da ‘çatı’ olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmada, ilk olarak,
temsil ötesi teorinin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı ve hangi düşüncelerden etkilendiğinin izi sürülmüştür. İkinci olarak, temsil ötesi teorinin
ilkeleri üzerinde durulduktan sonra teorinin yeni bir biçim ya da tarz olan yönü irdelenmiştir. Ayrıca, çalışmada temsil ötesi teoriye karşı
yapılan eleştiriler incelenmiştir. Anglo‐amerikan coğrafyalardaki temsil ötesi teoriler tartışılırken ve Türkiye’ye aktarılırken, aktarma
eyleminin de eleştirel bir bakışa ihtiyacı vardır. Bu eleştirel bakış çerçevesinde çalışmanın bir diğer amacı ise, temsil ötesi teorinin Türk
coğrafyasındaki teorik ve metodolojik tartışmalara sunabileceği katkı ve imkânları ele almaktır.
Journal Section | Makaleler |
---|---|
Authors | |
Publication Date | July 21, 2017 |
Submission Date | July 21, 2017 |
Published in Issue | Year 2016 Issue: 33 |