The biological need for nutrition is also a cultural practice involving many convergences and inequalities, especially with regard to gender. One of the most common practices of gender-based nutritional inequalities is meat eating. Indeed, meat eating has traditionally been a masculine practice in many cultures from past to present and is associated with a number of characteristics attributed to masculinity such as hunting, aggression, strength, and domination over nature. Vegetables, fruits, and grains, on the other hand, have been engendered as feminine by referring to the characteristics of gathering, submission, and sensuality that patriarchal societies attribute to women. This study aims to examine from the perspective of male athletes the relationship the masculine identity has with meat eating, which many cultures have socially constructed as a patriarchal symbol. The study was conducted in 2019 using the qualitative method and phenomenological design. Data have been collected from semi-structured interviews held with 14 men who play various sports and live in Eskişehir. The findings indicate some men to eat meat as a reproduction of masculinity and veganism/vegetarianism to be perceived as feminine; therefore, men who do not eat meat are excluded from patriarchal and sexist emphases. Moreover, another finding of the study reveals that barbequing reproduces hegemonic masculinity as a homo-social association.
Biyolojik bir ihtiyaç olan beslenme, toplumsal cinsiyet başta olmak üzere pek çok kesişimi ve eşitsizliği içeren kültürel bir pratiktir. Toplumsal cinsiyete dayalı beslenmesel eşitsizliklerin en çok görüldüğü pratiklerden biri de et yemektir. Nitekim et yemek geçmişten bugüne birçok kültürde geleneksel olarak bir erkeklik edimi olagelmiş ve avcılık, saldırganlık, güçlülük, doğa üzerinde tahakküm kurma gibi erkekliğe atfedilen birtakım özellikler ile ilişkilendirilmiştir. Buna karşılık sebze, meyve ve tahıllar erkek egemen toplumda kadınlara atfedilen özellikler temelinde kadınsı olarak cinsiyetlendirilmişlerdir. Bu noktadan hareketle bu çalışmanın amacı pek çok kültürde ataerkil bir simge olarak inşa edilen etin erkeklik kimliği ile ilişkisini, Eskişehir’de spor geçmişi olan bir grup erkeğin beslenme deneyimleri üzerinden analiz etmektir. Nitel yöntemin benimsendiği bu araştırma, 2019 yılında fenomenolojik desende yürütülmüş bir saha çalışmasına dayanmaktadır. Veriler belirli spor dallarıyla ilgilenen 14 erkekten yarı yapılandırılmış görüşmelerle toplanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, bazı erkekler açısından et yemenin bir erkeklik performansı olarak icra edildiğini, bitkisel beslenmenin kadınsı olarak algılandığını ve et yemeyen erkeklerin ataerkil ve cinsiyetçi vurgularla dışlandıklarını göstermektedir. Bununla birlikte araştırma sonucunda ulaşılan bir diğer bulgu ise mangal yapmanın, özellikle de ataerkil erkeklikler için homososyal bir erkeklik birlikteliğine işaret ettiğini ortaya koymaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 40 Sayı: 1 |