The Fāṭimids, who adopted an expansionist policy to dominate the Islamic world from the moment they were established, gradually became the most significant political and economic power. However, despite their potential, their failure against the First Crusade army was a surprising development. Besides, it is still a matter of debate whether they made enough effort, both on the arrival of the Crusaders to the region and after their loss of Jerusalem. One of the biggest factors that helped the Crusaders survive in the region for a long time was the conflicts in the Islamic world. Indeed, Islamic power in the region developed an individual identity as a result of political and sectarian differentiation. The states in the region began to act in line with their own interests and the steps they took in this direction began to damage the Muslim world over time. Because the Fāṭimids deliberately neglected the advance of the Crusaders to weaken the Saldjūḳs who endangered their sovereignty in Southern Syria and Palestine. The policy they instituted to de facto ally with the Crusaders enabled them to move freely in the region, which allowed the First Crusade to succeed in the end. In this study, the diplomatic relations that took shape between the Crusaders and Fāṭimids during the First Crusade (1096-1099) are discussed.
Kuruldukları andan itibaren İslâm âlemine hâkim olmak adına yayılmacı bir politika benimseyen Fâtımîler, zamanla siyasî ve ekonomik anlamda Ortadoğu’nun en önemli gücü hâline gelmişlerdi. Fakat sahip oldukları bu potansiyele rağmen I. Haçlı Seferi ordusu karşısında aciz kalmaları şaşırtıcı bir gelişmeydi. Ayrıca gerek Haçlıların bölgeye gelişleri sırasında gerekse de Kudüs’ü kaybetmelerinin ardından başlattıkları mücadelelerde yeterli derecede gayret sarf etmedikleri ve bu konuda samimi olmadıkları yönünde çıkan tartışmalar günümüzde hâlâ sürmektedir. Haçlıların bölgede uzun bir süre varlıklarını sürdürmelerini sağlayan en büyük faktörlerden biri de İslâm dünyasında yaşanan ayrılıklardı. Nitekim siyasî ve mezhebî anlamda farklılaşmanın bir sonucu olarak bölgedeki İslâm gücü münferit bir kimliğe bürünmüştü. Devletler kendi çıkarları doğrultusunda bir politika benimsemişlerdi. Bu doğrultuda attıkları adımlar ise zamanla Müslüman âlemine zarar vermeye başlamıştı. Zira Fâtımîler, Güney Suriye ve Filistin’deki egemenliklerini tehlikeye sokan Selçukluların güç kaybetmesi adına Haçlıların ilerleyişine göz yummuştu. Ayrıca Haçlılarla ittifak kurma yolunda başlattıkları politika, onların bölgede rahatça ilerlemelerini sağlamıştı. Bu durum ise I. Haçlı Seferi’nin başarılı olmasında pay sahibi olmuştu. Bu çalışmada, I. Haçlı Seferi (1096-1099) sırasında Haçlılar ve Fâtımîler arasında şekillenen diplomatik ilişkiler ele alınacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 7, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 74 |