It is evident that a type of medical practice has been rising in
Turkey within the last decade. It has been discussed in scientific
meetings devoted to this specific topic. Besides all these progress,
a point of view has always been stressed: this special medical
practice existed in the past history of our country but somehow
it has been abandoned. It is music therapy. It had been applied
for thousand years in anatolia until 1850ies. By the beginning
of 2000, efforts led to rebirth of music therapy and Ministry of
Health started to licence professionals in 2016. It would not be
wrong to say that music therapy rised out of the ashes of history
which were smoldering. The early references of music therapy
include El-Kindi, Alfarabius, Brethren of Purity, Avicenna and
Şuuri Hasan Efendi. It can be said that the main impetus for
music therapy started to accelerate during the years of 2000s in
Turkey. Published books and dissertations are surrogate measures
of this acceleration. For the first time, in 2008, music therapy was
included to curriculum as elective course in Trakya University
Faculty of Medicine. It was also included to undergraduate
curriculum in İstanbul Medipol University Faculty of Medicine by
the year of 2014. The first regulation was issued on October 27,
2014 under the title of Traditional and Complementary Medicine
Bylaw. In 2016, Ministry of Health started to give licence to
medical professionals as music therapists. Written documents
show that music therapy practice was present in this geography
since the years of 800s and it was used until 1800s. Music therapy
was abandoned in 1850ies, but in the last decade, it rised from the
ashes by efforts of academicians, music and medical professionals,
and support of governmental institutions.
Türkiye’de son on yıldır bir tıbbi uygulama yönteminin giderek daha
fazla kendini ortaya çıkardığı, daha çok konuşulduğu ve bu konuya
özel müstakil bilimsel toplantıların düzenlendiğini izliyoruz. Tüm
bu gelişmeler yaşanırken sürekli vurgulanan bir nokta var: o da bu
uygulamanın geçmişimizde var olduğu ve bir nedenle zamanın belli
bir döneminde terk edildiği gerçeğidir. Sözünü ettiğimiz uygulama
“müzik terapi” olarak adlandırılmaktadır. Müzik terapi 1850’lere
kadar Anadolu coğrafyasında yaklaşık bin yıl süreyle uygulanmış ve
sonra terk edilmiştir. 2000’li yılların başlarında başlayan ve giderek
ağırlığını arttıran çalışmalarla 2016 yılının son ayı içinde Sağlık
Bakanlığı tarafından verilmeye başlanan müzik terapist sertifikaları
ile resmi olarak yeniden doğmuştur. Bu doğumun, hararetini hiç
kaybetmediği anlaşılan bir mazinin külleri üzerinden gerçekleştiğini
söylemek herhalde çok hatalı olmayacaktır. Müzik terapinin erken
dönem kaynakları arasında El-Kindi, Farabi, İhvan-ı Safa, İbni Sina
ve Şuuri Hasan Efendi sayılabilir. Müzikterapi alanında Türkiye’de
asıl ivmelenmenin 2000’li yıllarda başladığı söylenebilir. Yayınlanan
kitaplar, doktora ve yükseklisans tezleri bunun göstergesidir. İlk defa
2008 yılında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde müzikterapi
seçmeli ders olarak açılmıştır. 2014 yılından itibaren de İstanbul
Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ders müfredatına girmiştir.
27 Ekim 2014 tarihinde yayınlanan Geleneksel ve Tamamlayıcı
Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ile müzikterapi alanında ilk yasal
düzenleme gerçekleşmiştir. 2016 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından
ilk müzikterapist sertifikaları verilmeye başlanmıştır. Müzik terapi
uygulamaları yaşadığımız coğrafyada 800’lü yıllardan itibaren yazılı
kaynaklara girmiş ve 1800’lü yıllara kadar dönemin tıp ve sağlık
görüşleri içinde gelişerek, dönüşerek kullanılagelmiştir. 1850’li
yıllarda terk edilen veya unutulan bu uygulamalar son on yıl içinde
özellikle yoğunlaşan çalışmaların katkısı ve Devlet kurumlarının bu
konudaki desteği ile yeniden başlatılmış, âdeta küllerinden yeniden
doğmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 1 |