Erkek egemen toplumlarda hayatta kalabilmek adına çok az seçeneği olan kadının, bilinçaltına işlenmiş kader algısını yıkmak kolay olmamıştır. Kadın, çoğu zaman utandırıldığı bedeni ile var olabilmek, bu beden yazgısında varlık gösterebilmek için bazı ideolojik silahların hedefi olmuştur: erken dönem Freudyen psikanaliz ve kapitalizmin birbirini besleyen güçleriyle dayattıkları pek çok asılsız söylem, kadın bedenini ve aklını uysallaştırmaya çalışmaktadır. Bir nevi yatırım olarak görülen beden, onu en kusursuz hale getirmek için kadına bir sorumluluk olarak yüklenmektedir. Bu çalışmanın amacı, kadının ve kadın bedeninin ideolojik güçlere karşı savunmasızlığını, psikolojik ve fiziksel olarak maruz kaldığı baskıyı, görsel bakımdan çok daha etkili bir örneklendirme sağlaması niyetiyle Şeytan Marka Giyer filmiyle yorumlamaktır. Söz konusu film, tanınmak ve var olabilmek için kendisinin yaratmadığı kategori, kavram ve adlara bağlanmak zorunda kalan kadının, her türlü ideolojik oyuna tabi olmak durumunda kalmasını etkili biçimde örneklendirmektedir. Bu çalışmada, kadın bedeninin tarih boyunca taşıdığı anlamlar özetlenecek olup; kadın psikolojisini olumsuz yönde etkileyen bilinçaltı ve ideoloji ilişkisi açıklanacaktır. Kapitalist sistemin ataerkil düzenle birlikte kadın bedenine karşı açtığı savaş, Foucault’nun ileri sürdüğü iktidar anlayışıyla bağdaştırılacak; ‘uysal bedenler’ ve ‘panoptikon’ kavramları çerçevesinde sınıflandırılacaktır. Bu münasebetle, Şeytan Marka Giyer filmindeki iki kadın karakterin eylemleri ve yaşadıkları olaylar sözü geçen kavramlar bazında ele alınacaktır. Tüketim ideolojisinin ve popüler kültürün bir yansıması niteliğinde olan Şeytan Marka Giyer filmi aracılığıyla medyanın kadını sömüren rolü ve etkisi de örneklerle açıklanacaktır.
The perception of fate, which was imposed on women’s unconscious, has not been easy to overcome for women who have had few options to survive in male-dominated societies. In order to exist with their disgraced bodies and make their presence felt through the destiny of their bodies özet, woman have become the target of some ideological weapons: numerous unfounded statements, imposed by the mutually reinforcing powers of early Freudian psychoanalysis and capitalism, intend to subjugate the female body and mind. The body, perceived as a form of investment, imposes upon women the responsibility to perfect it to the utmost extent. This study aims to interpret the vulnerability of women and the female body against the ideological forces as well as the psychological and physical oppression they face, through the movie The Devil Wears Prada, to provide a more effective illustration. The movie exemplifies the situation in which women are compelled to adhere to categories, concepts and, labels imposed upon them in order to be recognized and to exist, thus subjecting themselves to all kinds of ideological manipulation. In this study, the meanings attributed to the female body throughout history - are summarized; the relationship between the subconscious and ideology, which negatively affects women’s psychology, is explained; the - war waged by the capitalist system, along with the patriarchal norms, - against the female body is discussed within the context of Foucault’s conception of power; the actions and experiences of two female characters in the film The Devil Wears Prada are interpreted within the framework of the Foucauldian concepts of “docile bodies” and “panopticon”. The exploitive role and effect of the media on women is interpreted with examples through the movie, The Devil Wears Prada which serves as a reflection of consumption ideology and popular culture.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Women's Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 28, 2024 |
Submission Date | January 3, 2024 |
Acceptance Date | March 29, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |