Yakın geçmişin ve günümüzün en popüler tartışmalarının başında hiç kuşku yok ki insan hakları gelmektedir. İnsan hakları, bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek ve her bir bireyin (milliyetine bakılmaksızın) onurunun uluslararası bağlamda güvence altına alındığı bir dünya yaratma amacı üzerine kurulu bir idealdir. Peki böyle bir dünya mümkün müdür? Eğer mümkün değilse, bunun sebebini insan haklarının gerçek dışı ya da ütopik olmasında mı aramalıyız, yoksa insanların kendisinde mi aramalıyız? Başka bir ifadeyle belirtecek olursak, dünyadaki herkesi kapsayacak evrensel insan haklarından söz etmek mümkün müdür? Hannah Arendt’e göre böyle bir dünya düzeni mümkün değildir. Bunun sebebi ise Arendt’e göre, insan hakları bildirisinin tamamıyla soyut bir insanı ele almış olmasıdır. Çünkü ona göre, siyasi bir oluşumdan bağımsız, sadece insan olmaktan kaynaklı bir insan hakkı (doğal hak) mevcut değildir. Bu bağlamda bu yazının ana amacı, Arendt’in insan hakları konusundaki bu genel görüşlerini eleştirel bir gözle ele almaktır. Sonrasında ise Arendt’in bu eleştirilerinden yola çıkarak evrensel insan haklarının mümkün olup olmayacağı tartışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 27, 2022 |
Submission Date | February 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 10 Issue: 1 |