Abstract
Spinoza’yı anlamak, Spinoza’yı yorumlamak, onu okumaya bağlıdır ve onu okumanın bir sonu olmadığını da onunla ilgili yapılan çalışmalar açıkça ortaya koymaktadır. Spinoza ile ilgili farklı yorumlamaların olması farklı okumaların bulunmasından kaynaklanmaktadır ki, çok farklı Spinoza okumalarının olması onun sisteminin doğasının gereğidir. Spinoza’yı yorumlamada terim ve deyimlerin, bunların “sıradan dil”de taşıdıkları anlamda değil, onun kendi tanımlamaları bağlamında anlaşılmaları özel bir öneme sahiptir. Spinoza’nın felsefesinde terimlere uygulayımsal bir anlam verilir ve bu çoğu kez doğal olarak kendiliğinden onlara yükleyebileceğimiz ya da yüklenmiş olan anlamlardan ayrılır. Bunların içerisinde, Spinoza’nın metafiziğinde oldukça önemli bir yer işgal edenlerin başında Tanrı ve özgürlük kavramları gelir. Onun felsefesinde zorunluluk ile özgürlük arasındaki bağıntının doğru kurulması, temel kavramlara yüklenilen anlamlara değil, kendisinin bu kavramlara yüklediği anlam içeriklerinin bilinmesine bağlıdır. Spinoza’nın zorunluluk-özgürlük paradoksuna getirdiği yaklaşımı anlamak, onun kendi sistemini oluşturmasında kullandığı yöntemin ve kavramların Spinozaca anlamlarını göz önünde bulundurmakla mümkündür. Spinoza’nın belirlenimci etiğinde zorunluluk özgürlüğü yadsımaz, aksine rasyonalite ile zorunluluğu yani doğa yasasını ya da Tanrısal yasayı kavramak, özgür olmakla aynı anlama gelir.