Traditional methods have their shortcomings in terms of meeting the
needs of today’s cities. Smart cities, which make use of information and
communication technologies in administration processes, were once conceived as
an alternative to traditional methods or as a luxury. However, nowadays, they
are rather conceived as a necessity. This study focuses on the “human”
dimension of smart cities (which consist of technological, human, and
institutional dimensions) – as opposed to the conventional approach which
concentrates on the technological dimension. The human factor is positioned at
the center of smart cities since they are the users as well as data providers
of the latter. However, investments in smart cities concentrate on the
technological and institutional dimensions. For this reason, the position of
humans becomes distanced to the center. In this study, human beings, accepted
as the prerequisite of the smart cities’ success, are assessed within the
framework of lifelong learning. It seems
impossible to make humans – hence cities – smarter unless lifelong learning is
not adopted as a basic principle. The starting point of this study is the
circular relationship between the creation of smart cities and the realization
of lifelong learning by means of smart learning methods and tools.
Günümüz kentlerinde geleneksel yöntemler hizmet sunumlarında yetersiz
kalmaktadır. Kent yönetim süreçlerinde bilgi ve iletişim teknolojilerini
kullanan akıllı kentler, önceleri geleneksel yöntemlere bir alternatif gibi
görünse de şimdilerde lüks değil bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
çalışmada, teknoloji, insanlar ve kurumlar olarak üç bileşenden oluşan akıllı
kent olgusunun merkezine – yaygın yaklaşımların aksine- teknoloji değil “insan”
alınmaktadır. İnsan bileşeni akıllı kentin kullanıcısı ve veri sağlayıcısı
olması sebebiyle doğası gereği akıllı kentlerin merkezinde konumlanmaktadır.
Ancak günümüzde akıllı kentlere ilişkin yatırımlar teknoloji ve kurumlar
boyutlarında yoğunlaşmaktadır. Bu sebeple, akıllı insan boyutunun konumu
merkezden uzaklaşmaktadır. Akıllı kentlerin başarısının ön koşulu olan akıllı
insan, bu çalışmada yaşam boyu öğrenme çerçevesinde irdelenmektedir. Öğrenmenin
yaşam boyu olması bir ilke olarak benimsenmediği sürece insanları ve
dolayısıyla kentlerimizi akıllı hale getirmek mümkün görünmemektedir. İnsanları
akıllı kılarak akıllı kent yaratmak ile akıllı öğrenme metotları ve araçları
aracılığıyla yaşam boyu öğrenmeyi sağlamak, dolayısıyla da akıllı insanları
yaratmak arasındaki birbirini besleyen ilişki bu çalışmanın ortaya çıkış
noktası olmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 Issue: 1 |