Sosyal değişme, sosyoloji disiplininin ilgilendiği en temel problemlerden biri olagelmiştir.
Klasik dönem sosyologları sosyal değişmeyi daha çok meta teoriler üzerinden okuyarak
tarihin ve toplumun yasaları şeklinde izah etme eğilimi göstermişlerdir. Bu durum yapı-fail
ilişkisi içinde yapının öncelenmesine, failin ise göz ardı edilmesine sebep olmuştur. Zamanla
meta teoriler yerine mezo teorilerin gündeme geldiğini ve nihayetinde sembolik etkileşimci
ve fenomenolojik yaklaşım ile faile ayrıcalık atfedilen yeni bir paradigmanın revaç
bulduğunu söylemek mümkündür. Bu çalışma, her fırsatta yapı-fail dikotomisini aşmaya
çalışan Bourdieu’nün habitus kavramının, sosyal değişme problemini ele alırken son derece
kullanışlı olabileceğini göstermeyi amaçlamaktadır. Literatür taramasına dayanan
araştırmada Bourdieu’nün çalışmalarının önemli bir kısmı içerik analizine tâbi tutulmuştur.
Böylece yazarın habitus kavramını nasıl anladığı, ona hangi anlamları yüklediği,
çalışmalarından hareketle ortaya konmuştur. Bunun da ötesinde yazarın sosyal değişime
dair görüşlerine nüfuz edilmeye çalışılarak Bourdieu’nün görüşlerinin habitus ve sosyal
değişme ilişkisi bağlamında değerlendirilip sistematik şekilde ortaya konmasına gayret
edilmiştir. Bu çerçevede ilk başlıkta Bourdieu’nün yöntemine değinilmiş ve kendisinin
habitus kavramına nasıl bir anlam yüklediği ele alınmıştır. Kökeni Aristoteles’in heksis
kavramına dayanan habitus kavramı, farklı sosyologlar ve filozoflar tarafından kullanılmıştır.
Ancak habitusu adeta yeniden keşfederek düşünce sisteminde merkezî bir yere
konumlandıran kişi Bourdieu olmuştur. Bourdieu’nün yönteminin en belirleyici yanı,
toplumbilimin dikotomik olarak ele aldığı yapı-fail, öznelcilik-nesnelcilik ayrımını aşma
gayretidir. Habitus, alan, uzam, farklı sermaye türleri gibi kavramların tamamı bu çabaya
hizmet etmektedir. Nitekim Bourdieu, eylem felsefesini açıklarken nesnel yapılar ile
katıştırılmış yapılar arasındaki çift yönlü bağı kurma noktasında anılan bu kavramları son
derece işlevsel kullanmaktadır. Bourdieu, habitusu öyle anlamlandırmıştır ki; okuyucu, kimi
zaman bu kavramın büyük ölçüde yapıyı kimi zaman da en az aynı ölçüde faili öncelediği
izlenimine kapılmaktadır. Buna rağmen habitusa dair açıklamalarda her ne kadar faile
ayrıcalık atfetmeye çalışsa da yapısal yönün bir adım öne çıktığı söylenebilir. İkinci başlıkta
ise sosyal değişme ve habitus ilişkisi tartışılarak sistematik bir değerlendirme ortaya
konulmaya çalışılmıştır. Bourdieu; toplumsal sınıflar, yaşam tarzları, üretim biçimleri ve
beğeniler gibi topluma dair her şeyi, geçmiş tarihin ürünü ve sonraki tarihin ilkesi olarak
kabul etmektedir. Geçmişin bugünü şekillendirmesi bugüne ait statik bir eğilime işaret
ediyorsa, günümüzün geleceği şekillendirmesi de aynı ölçüde bugüne ait dinamik bir eğilimi
vurgulamaktadır. Toplum, tarih içindeki bu dinamizmle sürekli bir değişim halindedir.
Değişimin ilkesi ise seçkinlik tekelini elinde bulundurma mücadelesidir. Dolayısıyla her şey
değişir, değişmeyen tek şey ise seçkinlerin kendilerini ötekilerden ayırma, tâbi olanların ise
seçkinlerin yerini alma çabasıdır. Bourdieu’nün habitus kavramına yüklediği anlamlar ve bu
kavram ile geliştirdiği diğer kavramlar arasında kurduğu ilişki göz önüne alındığında
habitusun, sosyal değişmeyle yakından ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Habitus,
doğrudan üretim koşullarından kaynaklanmayan sayısız sonuç yaratabilecek bir devinime
sahiptir. Buna göre benimsediği ilişkisel yöntem çerçevesinde Bourdieu’nün toplumsal
değişimi; keskin sınırları olmayan, bileşke kuvvetlerin şekillendirdiği bir süreç olarak
gördüğü anlaşılmaktadır. Habitus kavramı ise alan, güzergâhlar, çeşitli sermaye türleri,
toplumsal konumlar gibi farklı kavramlarla birlikte hem yapıyı hem de faili göz ardı etmeden
sosyal değişimi açıklama imkânı sunmaktadır. Ayrıca bu çalışma Bourdieu’nün sosyal
değişime dair görüşlerini daha sistematik hale getirme ve habitus ile sosyal değişim ilişkisine
odaklanma açısından da mütevazı bir katkı niteliğindedir.
Social change has been one of the most fundamental problems that the discipline of sociology
deals with. Classical period sociologists tended to explain social change as the laws of history
and society by reading them through meta-theories. This situation caused the structure to be
prioritized within the structure-perpetrator relationship and the perpetrator to be ignored.
It is possible to say that over time, meso theories came to the fore instead of meta theories,
and eventually a new paradigm that privileged the agent with a symbolic interactionist and
phenomenological approach became popular. This study aims to show that the concept of
habitus used by Bourdieu, who tries to overcome the structure-agency dichotomy at every
opportunity, can be extremely useful when addressing the problem of social change. In the
research based on literature review, a significant part of Bourdieu's works were subjected to
content analysis. Thus, how the author makes sense of the concept of habitus and what
meanings he attributes to it are revealed through his works. Moreover, by trying to penetrate
the author's views on social change; Bourdieu's views have been evaluated and
systematically put forward in the context of the relationship between habitus and social
change. In this framework, Bourdieu's method is mentioned in the first title and the meaning
he attributes to the concept of habitus is discussed. The concept of habitus is based on
Aristotle's concept of hexis and has been used by different sociologists and philosophers.
However, it was Bourdieu who virtually rediscovered habitus and positioned it in a central
place in the thought system. The most decisive aspect of Bourdieu's method is his effort to
overcome the dichotomous structure-agent, subjectivism-objectivism distinction of
sociology. Concepts such as habitus, field, space, different types of capital all serve this
endeavor. As a matter of fact, Bourdieu, while explaining his philosophy of action, uses the
aforementioned concepts very functionally to establish the bidirectional link between
objective structures and embedded structures. Bourdieu has interpreted habitus in such a
way that the reader sometimes gets the impression that this concept prioritizes the structure
to a great extent and the agent to at least the same extent. Nevertheless, although he tries to
privilege the agent, it can be said that its structural aspect stands out one step forward. In the
second section, the relationship between social change and habitus is discussed and a
systematic evaluation is attempted. Bourdieu considers everything about society, such as
social classes, lifestyles, modes of production and tastes, as the product of past history and
the principle of the next history. If the past shaping the present indicates a static tendency,
the present shaping the future emphasizes a dynamic tendency. Society is in a constant state
of change with this dynamism in history. The principle of change is the struggle to hold the
monopoly of elitism. Therefore, everything changes, the only thing that remains unchanged
is the effort of the elite to distinguish themselves from the others and the effort of the
subordinates to take the place of the elite. Considering the meanings that Bourdieu attributes
to the concept of habitus and the relationship he establishes between this concept and other
concepts he developed, it is possible to say that habitus is closely related to social change.
Habitus has a dynamism that can create countless results that are not directly caused by the
conditions of production. Accordingly, within the framework of the relational method he
adopted, it is understood that Bourdieu sees social change as a process shaped by compound
forces without sharp boundaries. The concept of habitus, on the other hand, together with
different concepts such as space, routes, various types of capital, and social positions, offers
the possibility of explaining social change without ignoring both the structure and the agent.
This study is also a modest contribution in terms of presenting Bourdieu's views on social
change more systematically and focusing on the relationship between habitus and social
change.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Studies (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 12, 2024 |
Publication Date | June 15, 2024 |
Submission Date | March 31, 2024 |
Acceptance Date | June 3, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |