Bu yazıda Aristoteles ve Badiou’nün devlet ve adalet kavramlarını karşılaştırarak (iki bin yıldan uzun bir sürede) söz konusu kavramların nasıl bir değişim geçirdiğini genel çizgileriyle saptamaya ve bu değişimden hareketle adalet ve devlet kavramları üzerinde tekrar düşünmeye çalıştık. Kuşkusuz çok farklı dönemlerde yaşamış olup fikirleri arasında birçok ortaklık bulunabilecek başka filozoflar seçilebilirdi. Başka düşünürlerin değil de Aristoteles ve Badiou’nün bu kavramlarla ilgili görüşlerini karşılaştırmamızın sebebi, sadece yaşadıkları dönemlerin değil, ayrıca konu hakkındaki görüşlerinin de birbirinden oldukça farklı olmasıdır. Bu farklılık, etiğin daha sahih bir soruşturmasını yapma olanağını verecektir. Buradan çıkan sonuçlar, belli bir adalet tanımına veya etiğe bağlı kalınmaması gerektiğini ortaya çıkarabilir. Ancak burada asıl üzerinde durulmak istenen, etiğin hiçbir vakit temellendirilemeyeceği değil, temellendirmek için kendilerinden hareket edilmiş aksiyomların doğruluğunu tartışmaktır. Nihayetinde bu temelin insanın akıllı bir varlık olması kabulüne dayandığını ve onun bu özelliğiyle diğer tüm canlılardan koparıldığını ileri sürerek, etiğin ancak onun dünyayla bağı gerçekleştirildiğinde mümkün olabileceğini savunacağız.
In this article, by comparing the concepts of state and justice according to Aristotle and Badiou, we attempted to show the shift in the meanings of these concepts (that happened through more than two thousand years) in general terms and to contemplate on these concepts depending on this change. In fact, other philosophers who lived in different time periods yet share many philosophical ideas could have been chosen for this comparison. The reason to compare Aristotle’s and Badiou’s ideas on these concepts rather than comparing other philosophers’ approaches is not only the different time periods they lived in but also their considerable divergence on these topics. This divergence gives the opportunity to examine the possibility of ethics more precisely. The results that emerge from this examination might show the idea that one should not adhere to a certain definition of justice or ethics. However, the main emphasis here is not the idea that ethics can never be grounded, but to discuss the correctness of the axioms that grounds the ethics. We ultimately argue that the ground of ethics depends on the acceptance of human rationality and this feature makes humans detached from all other beings. We conclude that ethics is only possible when the connection between human beings and the world is carried out.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Ethics |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | April 25, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 1 |