Avrupa’daki İslam diskuru öteden beri belirli anahtar kavramlar etrafında tartışılagelmiştir. Bu mefhumların ilki, “Euro-İslam”, Bassam Tibi tarafından kavramsallaştırılmaya çalışılan en tanınmış olanıdır. Daha sonraki dönemlerde “liberal İslam“ olarak karşımıza çıkan ve İslamiyet’in sosyal boyutunu tartışan bu proje, bugün itibariyle kurgulanan “siyasal İslam” ideolojisinin karşısında konumlandırılmaktadır. Bununla birlikte bir nevî reforme edilmiş Protestan bir İslam anlayışını çağrıştıran “Euro-İslam” karşısında Tariq Ramadan’ın daha İslamî bir çerçeve de temellendirmeye çalıştığı “Avrupalı İslam” anlayışı bulunmaktadır. Zira Ramadan’ın tasavvurunda bir yandan İslamî düstur ve değerler muhafaza edilirken diğer yandan iki medeniyet arası ortak yönler vurgulanarak Müslümanlara Avrupalı yeni bir kimlik öngörülmektedir. Bu bağlamda Abdal Hakim Murad, Umar Faruq Abdullah ve Hamza Yusuf gibi mühtedi Müslüman entelektüellerin üçüncü bir tasavvuru zikre şayandır ki, buna göre İslam’ın cihanşümul değerleri her toplum içinde kendine has renkler arz edebilir ve bu da İslam’ın bir zenginliği olarak görülmelidir. Mamafih İslamiyet’in yorum ve hayata geçiriliş süreci yaşanılan toplumların değer ve bağlamları dikkate alınarak gerçekleşmesi gerektiği yine bu düşünürler tarafından vurgulanmaktadır. Hülasaten, liberal aktörler tarafından reforme edilmiş bir İslam anlayışını temsil eden “Euro-İslam” talebi, İslamiyet’in evrensel değerlerine sadık ve yaşadığı Batı toplumu değerleri ile de barışık Ramadan’ın “Avrupalı İslam” anlayışıyla karşılanabilir.
Der Islamdiskurs in Europa war und ist stets von bestimmten Begrifflichkeiten geprägt. Zunächst war der erstmals von Bassam Tibi in den Diskurs eingebrachte Begriff „Euro-Islam“ in diesem Zusammenhang sehr beliebt, wobei er in der Folgezeit durch den Terminus „liberaler Islam“ ersetzt wurde. Aktuell drehen sich die Diskussionen meist um den sogenannten „politischen Islam“, welcher als Gegenkonzept zum Euro-Islam bzw. dem liberalen Islam designiert wird. Letzterer geht mit der Forderung nach einer Art reformiert-protestantischem Islam einher. Nichtsdestotrotz gilt es zu erwähnen, dass es sich dabei nicht um den einzigen Entwurf eines Islams in Europa handelt. Alternativ zudem werden in Tariq Islamverständnis sowohl die islamischen Werte und Prinzipien beibehalten als auch eine europäische Identität gleichzeitig vertreten, indem (die) Gemeinsamkeiten beider Welten herausarbeitet werden. Darüber hinaus sind in diesem Zusammenhang zum Islam konvertierte westliche Gelehrte wie Abdal Hakim Murad, Umar Faruq Abdullah und Hamza Yusuf zu nennen, welche eine dritte Meinung vertreten, dass nämlich die universalen islamischen Werte für alle Gesellschaften eine Bereicherung sein könnten. Gleichzeitig betonen sie, dass die Auslegung und Auslebung des Islam vor dem Hintergrund der Werte und Kontexte der westlichen Gesellschaften erfolgen müssten. Zusammenfassend kann also der Forderung nach einem reformierten “Euro-Islam” seitens liberaler Akteure oder einem “Europäischen Islam” die Bestrebung von Ramadan entgegengesetzt werden, den universalen Werten des Islam treu zu bleiben und diese auf eine positive Art mit der westlichen Kultur, in der sie leben, zu verknüpfen. Für diesen Ansatz eignet sich anstelle von Euro-Islam eher die Bezeichnung „europäisch geprägter Islam” oder „Europäischer Islam”, zumal diese Verwendung den nachgesagten Verschwörungscharakter des „Euro-Islams” entgeht.
The discourse on Islam in Europe has always been characterized by certain terminologies. Initially, the term “Euro-Islam,” first introduced into the discourse by Bassam Tibi, was very popular in this context, although it was subsequently replaced by the term “liberal Islam.” Currently, discussions mostly revolve around the so-called “political Islam,” which is characterised as a counter-concept to Euro-Islam or liberal Islam. The latter discourse is in turn accompanied by the demand for a kind of reformed Protestant Islam. Nevertheless, it is worth mentioning that this is not the only offer for a specific kind of Islam in Europe; alternatively, Tariq Ramadan refers to an understanding of Islam in which both Islamic values and principles are retained and a European identity is simultaneously represented by elaborating commonalities. In addition, Western scholars who have converted to Islam, such as Abdal Hakim Murad, Umar Faruq Abdullah and Hamza Yusuf, should be mentioned in this context; they argue that universal Islamic values could be beneficial for all societies. At the same time, they emphasize that the interpretation and practice of Islam must be done against the background of the values and contexts of Western societies. So all in all, the call for a (reformed) “Euro-Islam” from the side of liberal Muslims or for a “European Islam” seems to be countered by Muslims' efforts to remain faithful to the universal values of Islam and to link them positively to the Western culture in which they live. For this approach the use of expressions such as “European-influenced Islam” or “European Islam” instead of the term “Euro-Islam” is more suitable, especially since this use escapes the alleged conspiracy nature of “Euro-Islam.”
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 18, 2021 |
Submission Date | June 6, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi olarak yayınlanan dergimiz 1 Ağustos 2019 tarihi itibari ile adını Kilitbahir olarak değiştirmiştir.
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.