Toplum halinde yaşamak insanların temel özelliğidir. Toplum halinde yaşamanın temel özelliği ise düzendir. Düzen ise farklı otorite biçimlerini ortaya çıkarmaktadır. Topluluklar tarih boyunca düzeni sağlamak amacıyla lider ya da yönetici gruba ihtiyaç duymuştur. Lider ya da yönetici zümre farklı biçimlerde onlara tanınan gücü kullanma meşruiyetine sahip olmuşlardır. Güç, teorisyenlerinden bazıları gücü “iki ucu keskin bıçak gibidir” biçiminde nitelendirmektedir. Bu nitelendirme güç kullanımının boyutlarını ortaya koyma açısından önemlidir. Bu açıdan gücü elinde bulunduranlar, elinde bulundurdukları gücü kullanarak otoriter bir yönetim sergileyebilirler. Pek çok iktidar biçiminin doğasında bulunan bu otoriterleşme durumu, güce maruz kalan halk tarafından çeşitli biçimlerde tepkilere, eleştirilere uğrayacaktır. Otorite kavramı meşruluk gerektirir. Meşruiyet otoritenin haklılığını ve kaynağını gösterecektir. Meşruiyetin kabul edilmediği noktada diktatörlüğe gidilir. Otoriter yönetimlerde, bu yönetim tarzından memnun olmayanların tepkileri çeşitli biçimlerde ve zorlama yolu ile engellenmeye çalışılır. Fakat bireyler ve onların oluşturduğu gruplar farklı biçimlerde eleştiri ve karşı çıkış yolları arama eğilimindedir. Bu açıdan bu karşı çıkış yollarından en ılımlısı ve belki de en etkilisi sanattır. Sanat hemen her dönemde halkın ruh halinin etkin bir biçimde yansıtılmasında önemli ve etkin bir araç olmuştur. Bu çalışma sanatsal alanların siyasal yapıların otoriterleştiği dönemlerde nasıl etkin bir biçimde kullanılabileceğini göstermek amacını taşımaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 29 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 7 Sayı: 1 |
.