The term “law” in Turkish is the plural form of the term “right” in Arabic. In every period of the history, law has been appeared in the frame of the rules which are made by the owner of the “right”. In that sense, people who have the power had the “right” of predicting and regulating the interactions. Since the day human beings exist, the term “law” has been changed and became varied. Under the main title of human rights, numbers of “rights” categories were appeared; such as social rights, political rights, and solidarity rights. That study is examining the urban transformation processes by using the perspective of “right to the city” which is one of the newest subcategories of the solidarity rights. Examining the urban regeneration processes, which is also one of the most popular public debates in our country, is highly significant and necessary. There are numbers of mistakes we can observe in urban regeneration processes; such as absence of well-organized plans and ignorance of the public expectations. Because of these mistakes, urban regeneration processes violate the human rights. As a result, there is an urgent need for thinking about these human right violations, creating solutions and policymaking before these violations destroy the basic characteristics of the cities. Cities cannot be defined as the areas that protect the rights of the powerful ones. Cities have to be the areas that create and support the togetherness
Hukuk kavramı Arapça hak kavramının çoğuludur. Tarihin bütün devirlerinde hukuk “hak” sahibi olanın koyduğu kurallar çerçevesinde belirmiştir. Bu anlamda güçlü olan, gücünün yettiği alan içerisindeki ilişki biçimlerini tayin etme ve düzenleme “hak”kına sahip olmuştur. İnsanlığın varolduğu günden bugüne gelinceye değin hukuk kavramı çeşitlenmiş ve insan hakları ana başlığı altında siyasal haklar, sosyal haklar, dayanışma hakları diye nitelendirilebilen bir şekilde yeni hak alanları belirmiştir. Bu hak alanlarının içeriklerinde eğitim hakkı, barınma hakkı, sağlık hakkı, engelli hakkı, çocuk hakkı vs. sayılabilir. Bu çalışma, insan hakları düşüncesinin son halkası olan ve dayanışma hakları içerinde yer alan kent hakkı (ya da kentsel haklar) kavramı çerçevesinde kentsel dönüşüm süreçlerini irdelemektedir. Son zamanlarda ülkemizde kamuoyunun gözünden kaçmayacak şekilde yoğun olarak konuşulan, tartışılan kentsel dönüşüm kavramını (ve süreçlerini) kentsel haklar kavramının gözünden incelemek ve değerlendirmek zorunlu bir hal almıştır. İyi örgütlenmemiş, gerçek bir katılımsal süreci işletmeyen, sosyal sonuçları düşünülmemiş (ya da umursanmamış) kentsel dönüşüm uygulamaları kentleri, gerçek bir insan hakları ihlalleri mekânına dönüştürmüştür. Bu nedenle kentteki insan hakkı ihlalleri üzerine düşünmek, kavramlar üretmek, yasalaştırmak ve bunu kent ve kentli birbirinden tamamen kopmadan bir an önce yapmak gereklidir. Kentler, sadece güçlü olanın hakkını tanımlayan ve koruyan bir hukuksal yapının cisimleşmiş hali olarak tanımlanamaz. Kentler birlikte yaşamı destekleyen ve besleyen mekânlar olmalıdırlar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 2014 Sayı: 3 |