The subject of this paper is the examination of the religious folklore narrative in the films Düğün (Wedding - 1973), Gelin (Bride - 1973) ve Diyet (Price - 1974), which Lütfi Ömer Akad called as “Anatolian Trilogy” and is commonly described as “Migration Trilogy.” These films are discussed in the focus of folklore discipline and the framework of methods of intertextuality such as “myth, quote, association (reference), self-possession, style” within the scope of verbal narratives. It is seen that the current studies on the Migration Trilogy are discussed within the scope of the concept of migration sociology or gender, which examines the phenomenon of “migration from village to city.” In this study, differently, it is argued that Akad wanted to build the social change he aimed at in all three films on religious texts such as parable, origin and hadith, and women; in other words, through the religious memory that society is familiar with. Akad used the public’s common religious narrative memory while criticizing society, and in doing so, he applied the intertextuality method. Lutfi Akad directly quotes the story of Abraham and Ishmael in the film Gelin; the story of Joseph in the film Düğün; and a hadith in the film Diyet. These religious references are directly related to the flow of events and the actors’ roles in the film. During the Feast of Sacrifice in the film of Gelin, Ilyas Ağa takes his grandson Osman in his arms and tells the myth of sacrifice. Osman is identified with the prophet Ishmael, but Osman becomes a victim in the film instead of the ram as the opposite myth. In the Düğün film, the “connotation and quotation” technique was used in terms of both the hero’s name being Yusuf (Joseph) and the hero’s reading of the prophet Yusuf (Joseph) from the book to his sisters. In the Diyet film, unlike the first two films, intertextuality was used with a hadith excerpt, not a religious parable. This hadith, which we heard from the mouth of the father of Mary and then from the mouth of Mary, was determined as an important reference for the course of the event in the film. Another issue identified as intertextuality is the way of Akad’s style and his use of self-reference. All three films can be considered “social realistic films.” Akad shows the power of women to transform society through the same female actress in all three films. Hülya Koçyiğit, who takes the lead role in these films that tell the story of the migration from the village to the city and the people trying to hold on to the city, is significant in terms of focusing on the three states of a woman in the city; she plays a single woman in the city in the film Düğün, a married woman with children in the city in the film Gelin, and a widow with children in the city in the film Diyet. So, it is meaningful that the films focus on the life struggle of a woman in her three stages, “single, married and widowed” in the city. It was determined that the intertextuality element was religious sources and that Akad wanted to build social change by criticizing it with religious references in all three films.
Bu çalışmanın konusu Lütfi Ömer Akad’ın “Anadolu Üçlemesi” adını verdiği ve yaygın olarak “Göç Üçlemesi” adıyla nitelenen Düğün (1973), Gelin (1973) ve Diyet (1974) adlı filmlerdeki dinî ve mitik folklorik anlatının incelenmesidir. Bu filmler, sözlü anlatımlar kapsamında folklor disiplini odağında ve metinlerarasılık yönteminin “mit, alıntı, çağrışım (anıştırma), kendine mal etme, üslup” gibi teknikleri çerçevesinde ele alınmıştır. Göç Üçlemesi ile ilgili mevcut çalışmaların özellikle “köyden kente göç” olgusunu irdeleyen göç sosyoloji ya da toplumsal cinsiyet kapsamında ele alındığı görülmektedir. Bu çalışmada ise farklı olarak Akad’ın her üç filmde de hedeflediği toplumsal değişimi yine toplumun aşina olduğu dinî bellek üzerinden bir başka ifadeyle kıssa, menkıbe ve hadis gibi dinî metinler ve kadın üzerinden inşa etmek istediği savı ileri sürülmüştür. Akad, toplumu eleştirirken halkın ortak dinî anlatı belleğini kullanmış ve bunu yaparken de metinlerarasılık yöntemine başvurmuştur. Akad, Gelin filminde İbrahim ve İsmail peygamberlerin kıssasını; Düğün filmlerinde Yusuf peygamberin kıssasını, Diyet filminde ise bir hadisi doğrudan alıntılamaktadır. Bu dinî göndermeler, filmde olayların akışı ve oyuncuların rolleriyle doğrudan ilişkili olarak sunulmuştur. Gelin filminde Kurban Bayramı esnasında İlyas Ağa torunu Osman’ı kucağına alıp kurban mitini anlatır. İsmail peygamberle Osman özdeşleştirilir fakat karşıt mit olarak koç yerine filmde Osman kurban olur. Düğün filminde ise hem kahramanın adının Yusuf olması hem de kahramanın Yusuf peygamber kıssasını bizzat kitaptan okuması açısından “çağrışım ve alıntı” tekniği kullanılmıştır. Diyet filminde ise ilk iki filmden farklı olarak dinî kıssadan değil hadis alıntısından yararlanılmıştır. Meryem’in babasının ve daha sonra Meryem’in ağzından duyduğumuz bu hadis, filmde olayın gidişatı için önemli bir referans olarak belirlenmiştir. Metinlerarasılık olarak belirlenen bir başka husus ise Akad’ın üslubu ve kendi kendine gönderme yapmasıdır. Türsel olarak her üç film, “toplumsal gerçekçi film” olarak değerlendirilebilir. Akad, kadının toplumu değiştirip dönüştürme gücünü her üç filmde de aynı kadın oyuncu üzerinden gösterir. Köyden kente göçü ve kente tutunmaya çalışan insanların hikâyesini anlatan bu filmlerde başrolü üstlenen Hülya Koçyiğit; Düğün filminde kentte bekâr kadının, Gelin filminde kentte evli ve çocuklu kadının, Diyet filminde ise kentte çocuklu ve dul bir kadının yaşam mücadelesine odaklanması açısından kentte kadının üç hâline; “bekâr, evli ve dul” olmayı vurgulaması açısından da manidardır. Akad’ın her üç filminde de metinlerarası unsur olarak dinî kaynakları kullandığı, toplumsal değişimi yine dinî göndermelerle eleştirerek inşa etmek istediği tespit edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Folklore |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | August 30, 2022 |
Submission Date | July 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 8 |