Riyazi, who was one of the leading poets of his time and made a name for himself in our classical literature with his tezkire titled “ Riyazü’ş-Şu’ara”, completed his work in 1610. The work is the first tezkire of the 17th century in Anatolia. The work, which is different from the anthological tezkires of the century, bears the traces of the classical tezkire tradition. It is similar to Latifi and Aşık Çelebi tezkires from this perspective. Sometimes, by increasing the number of poetry samples, it paves the way for tezkires that have the characteristics of an anthology. It would be appropriate to consider the work as a transitional work between the classical tradition and the anthology tradition. Riyazi made objective evaluations in the margins he called “iradcık”. One of the most remarkable features of the Tezkire is these evaluations of the author. The author especially criticized the findings of Hasan Çelebi and Aşık Çelebi and clarified some misinformation around the poets. It is seen that Riyazi acts abstractly from interests such as closeness-friendship-rank-status when evaluating poets. However, he praised the poets he believed to be worthy of praise by providing justifications, and in his own words, he did not shy away from giving them their due.
The study will focus on the criticisms in Riyazi’s work. The author’s critical view will be evaluated through his own sentences.
Devrinin önde gelen şairlerinden olmakla beraber “Riyâzü’ş-Şu’arâ” adlı tezkiresiyle klasik edebiyatımızda adından söz ettiren Riyâzî, eserini 1610 yılında tamamlamıştır. Eser, 17. yüzyılın Anadolu sahasındaki ilk tezkiresidir. Yüzyılın antoloji niteliğindeki tezkirelerinden farklı olan eser, klasik tezkire geleneğinin izlerini taşımaktadır. Bu bakımından Latîfî ve Âşık Çelebi tezkirelerine benzer. Bazen de şiir örneklerini artırarak antoloji özelliği taşıyan tezkirelerin önünü açar. Eseri, klasik gelenekle antoloji geleneği arasında bir geçiş eseri saymak isabetli olsa gerektir. Riyâzî, “îrâdcık” adını verdiği der-kenarlarda objektif değerlendirmeler yapmıştır. Tezkirenin en dikkati çeken niteliklerinden biri, müellifin bu değerlendirmeleridir. Müellif, bilhassa Hasan Çelebi ve Âşık Çelebi’nin tespitlerine eleştiriler getirmiş, şairler etrafında oluşmuş birtakım yanlış bilgileri açıklığa kavuşturmuştur. Riyâzî’nin şairleri değerlendirirken yakınlık-arkadaşlık-makam-statü gibi ilgilerden soyut bir şekilde hareket ettiği görülmektedir. Ancak övgüye layık olduğuna inandığı şairleri gerekçelerini de sunarak methetmiş ve kendi deyimiyle onların hakkını teslim etmekten uzak durmamıştır.
Çalışmada Riyâzî’nin eserindeki tenkitler üzerinde durulacaktır. Müellifin kendi cümleleri üzerinden onun eleştirel bakışı değerlendirilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Classical Turkish Literature |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2023 |
Submission Date | November 14, 2023 |
Acceptance Date | December 7, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 13 |