Kötülük probleminin delilci versiyonu, dünyada var olan kötülüklerin Tanrı’nın varlığını olasılıksal olarak ortadan kaldırdığı iddiasına dayanmaktadır. Bu versiyonun temel özelliği, şiddetli ve korkunç gibi niteliklere sahip kötülükleri dikkate alması ve bu kötülükleri Tanrı’nın varlığının aleyhine bir delil olarak kullanmasıdır. Bu çalışmada William L. Rowe’un delilci kötülük argümanındaki şiddetli ve korkunç kötülükler ele alınacaktır. O, bu tür kötülükleri daha büyük bir iyiliğe neden olan ya da daha büyük bir kötülüğü engellemeyen kötülükler olarak tanımlamış ve onları anlamsız kötülükler olarak adlandırmıştır. Rowe’un kötülük argümanı bu çalışmada birkaç açıdan ele alınacaktır: Kötülükler arasında ayrım yapması, bazı kötülükleri argümanının dışında bırakarak değerlendirmeye almaması, kötülük ayrımını gözlem gibi ampirik bir yöntem kullanarak objektiflikten uzak bir biçimde kurgulaması ve anlamsız gördüğü kötülüklerin bile Tanrı’nın varlığını sadece bir olasılık olarak reddettiğini iddia etmesi şeklinde sıralanabilir. Bu hususlar, Mâtürîdî’nin kötülük anlayışı çerçevesinde değerlendirilecektir. Çünkü Mâtürîdî, İslâm düşüncesinde 10. yüzyıl gibi erken bir dönemde kötülükleri Rowe gibi iyiliklerle ilişkisi açısından ele almıştır. Bununla birlikte Mâtürîdî, kötülük anlayışını ilâhî hikmet ve imtihan kavramlarıyla teolojik bir zeminde sağlam bir şekilde temellendirmiştir. Rowe ise argümanını bireysel gözleme dayanan verilerle desteklemesi ve kötülükler arasında yaptığı ayrımı yine gözlemle açıklayarak rasyonel açıdan delillendirmemesi nedeniyle felsefî açıdan yeterince gerekçelendirememiştir. Oysa Mâtürîdî’nin görüşleri, günümüzde ateist kötülük problemi argümanlarına karşı ileri sürülen teodiselerde hala karşılaşılabilen dinamik bir yapıdadır. Nitekim onun görüşlerinin benzerini çağdaş felsefede Rowe’un kötülüklerin anlamlı olup olmadığını gözlem yöntemiyle ortaya koymasını eleştiren Stephen Wykstra gibi bazı teist filozoflarda görebilmek mümkündür. Wykstra’nın makul epistemik erişim kavramıyla ifade ettiği insan bilgisinin Tanrı’nın bilgisi karşısındaki sınırlılığı yaklaşımı, Mâtürîdî’nin akılla bütünüyle kavranamayan ilâhî hikmet anlayışında karşılık bulmaktadır. Ayrıca Mâtürîdî’nin kötülüklerin imtihan için olduğunu ifade ettiği görüşü, çağdaş felsefede Alvin Plantinga’nın özgür irade savunmasıyla benzerdir. Her ikisi için de insan, imtihan için özgür bir iradeye sahip olmalıdır. Mâtürîdî’nin bakış açısına benzer yaklaşımların çağımızda teistler tarafından Rowe’un argümanına yöneltilmesi, Mâtürîdî’nin görüşlerinin sürdürülebilir bir yapıda olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra Rowe ile Mâtürîdî’nin kötülük anlayışlarında birçok ortak nokta tespit edilebilmektedir. Birincisi, ikisi de kötülükleri iyilik karşısındaki durumuna göre değerlendirmiştir. İkincisi, Mâtürîdî kötülüklerin tamamını, Rowe ise anlamsız kötülükler dışında kalan kötülükleri ontolojik açıdan geçici olarak görmüştür. Onlardaki görüş farklılıkları, argümanlarının sonucuyla alakalıdır. Rowe, argümanıyla Tanrı’nın olasılıksal olarak var olmadığını iddia ederken Mâtürîdî, kötülükleri Tanrı’yı reddeden unsurlar olarak değil; hikmet ve imtihan kavramlarıyla açıklamakta ve insanın, imtihan için bulunduğu dünyada iyi ya da kötüyü tercih etmesi açısından ahirette ödül ya da cezayla muhatap olacağını ifade etmektedir. Onun bu anlayışının, Rowe’un kötülük argümanını yeniden okumaya katkı sağlaması amaçlanmaktadır.
Din Felsefesi Kötülük Problemi Anlamsız Kötülük William L. Rowe Mâtürîdî
The evidentialist version of the problem of evil is based on the claim that the evils that exist in the world probabilistically rule out the existence of God. The main feature of this version is that it takes into account evils with qualities such as intense and horrendous and uses these evils as evidence against God’s existence. In this study, William L. Rowe’s argument from evidentialist evil will be analysed in terms of intense and horrendous evils. He defined such evils as evils that neither cause a greater good nor prevent a greater evil, and calls them pointless evils. Rowe’s argument for evil will be analysed from several perspectives in this study: Rowe’s distinction between evils, his exclusion of some evils from his argument, his construction of the distinction between evils in a way that is far from objectivity by using an empirical method such as observation, and his claim that even the evils he considers pointless deny the existence of God only as a possibility. These issues will be evaluated within the framework of Māturīdī’s understanding of evil. This is because Māturīdī, as early as the 10th century in Islamic thought, dealt with evils in terms of their relationship with goodness like Rowe. However, Māturīdī firmly grounded his understanding of evil on a theological ground with the concepts of divine wisdom and exam. Rowe, on the other hand, could not sufficiently justify his argument philosophically because he supported his views with data based on individual observation and did not rationally justify his distinction between evils by explaining it with observation. However, Māturīdī’s views have a dynamic structure that can be encountered even today in the theodicies put forward against atheist arguments for the problem of evil. As a matter of fact, it is possible to see the similarity of his views in some theist philosophers in contemporary philosophy, such as Stephen Wykstra, who criticises Rowe’s argument for the pointlessness of evils through the method of observation. Wykstra’s approach to the limitation of human knowledge in the face of God’s knowledge, which he expresses with the concept of reasonable epistemic access, finds a counterpart in Māturīdī’s understanding of divine wisdom, which cannot be fully grasped by human reason. Moreover, Māturīdī’s view that evils are for testing is similar to Alvin Plantinga’s defence of free will in contemporary philosophy. For both of them, human beings must have a free will for the sake of testing. The fact that approaches similar to Māturīdī’a point of view are directed to Rowe’s argument by contemporary theists shows that Māturīdī’s views have a sustainable structure. In addition, Rowe’s and Māturīdī’s conceptions of evil have many common points. First, both of them evaluated evils according to their status in relation to goodness. Second, Māturīdī considered all evils and Rowe considered evils other than pointless evils as ontologically temporary. His understanding is intended to contribute to a re-reading of Rowe’s argument from evil.
Philosophy of Religion Problem of Evil Pointless Evil William L. Rowe Māturīdī
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Felsefesi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri / Research Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 25 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 11 Haziran 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 45 |
K.S.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, elektronik ortamda yayınlanmaktadır.
ilahiyatdergi@ksu.edu.tr
Derginin Tarihçesi
Derginin Adı | ISNN | e-ISNN | Başlangıç Yılı |
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi | 1304-4524 | 2651-2637 | 2003 |