Sekülerleşme, dinî/manevî olguların toplum yapısından yavaş yavaş çekilmesi olarak bilinmektedir. Ancak, 20.yy.ın son kısmında modern insanın varoluş mücadelesi sırasında çıkan zorluklar, dinî/kutsal değerlerin korunması ve yeni dinî hareketlerin yoğun bir şekilde ortaya çıkması ile desekülerleşme sürecini başlatmıştır. Zira din/Tanrı ile bağlantısı sağlıklı olmayan bireylerin hayatı anlamlandırma, ölüm, yabancılaşma ve bunalım gibi pek çok sosyal/psikolojik problemi de beraberinde getirdiği gözlemlenmiştir. Dolayısıyla bu tartışmalar içerisinde eklektik bir yaklaşım sergileyen sosyologlar, din ile modernite arasında karşılıklı bir etkileşimin olduğunu ifade etmiş, desekülerleşme bağlamında modern insanın, ‘bireysel dindarlık’ çatısı altında kutsal ile bağlantısını devam ettirdiğini belirtmişlerdir.
Diğer taraftan modernite ve teknoloji ile birlikte hızlı bir yayılım gösteren sekülerleşme olgusu, karşılaştığı bütün medeniyetleri etkileyerek onun değerleri ile önce çarpışacak sonra da ya onu tamamen reddedecek ya da uyumlu bir hale getirmiştir. Zira Batı’daki gibi bir sekülerleşme olmasa bile her toplum kendi öz kültürü içinde bir sekülerleşme serüveni yaşamaktadır. Bu çalışma, sekülerleşme tartışmalarına ‘’dindarlık’’ olgusu çerçevesinden bakarak anlama ve bir dindarlık modeli sunma gayretidir. Bu bağlamda Anadolu’da yaşayan Müslüman – Türk’ün dindarlık boyutu, Bourdieu ile popüler olan ‘habitus’ kavramı ile önem kazanmaktadır. Zira O’na göre habitus, zihinlerin inşasına hem sistematiklik kazandırır hem de daha önce yapılandırılmış bir yapı özelliği olduğu için yaşanmakta olan problemleri de çözmede öneriler barındırmaktadır. O halde, ‘aynı zaman diliminde yaşama’ anlamında modern Müslüman için yaşamak durumunda olduğu sekülerleşme merkezli sosyal ve psikolojik sorunları için kendisinde var olan kültürel kodlar dindarlık bağlamında neler söyleyebilir? Bundan dolayı çalışmamızda amacımız, bu konuda önem arzeden Hanefi, Mâturîdî ve Yesevî damarın oluşturduğu ‘üç aklı’ dindarlık bağlamında keşfetmek, problemlere çözüm sunabilirliğini anlamaya çalışmaktır.
Çalışmada, makro perspektif ile nitel araştırma modeli benimsenmiş, tümevarım yöntemi ile tarihî dökümantasyon tekniği, kullanılmıştır. Desen olarak da tarihsel yöntem seçilmiştir.
Sosyoloji Din sosyolojisi Sekülerleşme Dindarlık Hanefi-Maturidi-Yesevi paradigması Kültürel akıl
teşekkürler
Most Secularization is known as the gradual withdrawal of religious / spiritual phenomena from the social structure. However, in the last part of the 20th century, the difficulties that arose during the struggle for existence of modern human beings initiated the process of desecularization with the preservation of religious / sacred values and the emergence of new religious movements. It has been observed that individuals whose connections with religion / God are not healthy bring many social / psychological problems such as making sense of life, death, alienation and depression. Therefore, sociologists who take an eclectic approach in these discussions stated that there is a mutual interaction between religion and modernity, and in the context of desecularization, modern humans maintain their connection with the sacred under the roof of "individual religiosity".
On the other hand, the phenomenon of secularization, which has spread rapidly with modernity and technology, will affect all civilizations it encounters, first colliding with its values, then either completely reject it or become compatible. Because even if there is no secularization like in the West, every society experiences an adventure of secularization within its own culture. This study is an effort to understand the secularization debates from the framework of the phenomenon of "religiosity" and to present a model of religiosity. In this context, the religiousness dimension of the Muslim-Turkish living in Anatolia gains importance with the concept of "habitus" popular with Bourdieu. According to her, habitus both brings systematicity to the construction of minds and contains suggestions for solving the existing problems as it is a structured structure feature. So, what can the cultural codes that exist in him / her say in the context of religiosity for the social and psychological problems centered on secularization that a modern Muslim has to live in in the sense of "living in the same time period"? Therefore, our aim in our study is to explore the "three minds" formed by Hanafi, Mâturîdî and Yesevi veins, which are important in this matter, in the context of religiosity, and try to understand their ability to offer solutions to problems.
The study has adopted a macro perspective and a qualitative research model, using the inductive method and historical documentation technique. The historical method has been chosen as a pattern.
Sociology Religion sociology Secularization Religiosity Ḥanafī Māturīdī Yasawī paradigm Cultural mind
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 1 |
Kastamonu İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 International License (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.