Türkiye’de, 2000’li yıllar sonrasında yükselişe geçmeye başlayan –aralarında Erken Kaybedenler, Müptezeller, Piç, Tol gibi eserler bulunan– kaybeden anlatıları; çoksatan edebi eserler arasında yer almıştır. Narsisist örüntülerin yer aldığı Alper Canıgüz romanları da aynı dönemin önemli romanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Birbiriyle yakından ilişkili olan hınç ve narsisizm, erkeklikle de sıkı sıkıya bağlıdır. Bu çalışmada, hınç ve narsisizm arasındaki ilişkinin erkeklikle bağı, literatürden faydalanılarak çözümlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca Türkçe edebiyatta erkekliklerin görünümleri, bu çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Bu odağı kurarken Svetlana Boym’un nostaljiye ilişkin kavramsallaştırmaları, erkekliğin tezahürlerini çözümlemeye ilişkin son derece önemli bir teorik arka plan sunmaktadır: “Düşünsel nostalji” kavramı, erkekliğe ilişkin bir tür açıklık olarak karşılık bulurken “yeniden kurucu nostalji” ise hınç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum özellikle Murat Uyurkulak’ın Tol romanında baskın bir şekilde yer bulmaktadır. Çalışmanın en temel bulgusu; kaybeden romanlarında hınç örüntüleri güçlü bir şekilde görülürken, orta sınıf anlatılarında narsisizmin öne çıktığıdır. Barış Bıçakçı’nın Bizim Büyük Çaresizliğimiz romanı ise Alper Canıgüz’ün alaycı tutumunun aksine ironiyi eleştirel olarak kullanır. Bu roman eleştirel bir erkeklik kuran bir orta sınıf anlatısı olması bakımından, narisisizmden ziyade anlayışlı bir erkekliği kurmaktadır ve bu bakımdan 2000’ler sonrası Türkçe edebiyat içerisindeki yerine ilişkin şerh düşmek gerekmektedir. Öte yandan orta sınıf anlatılarının karşılaşmalara kapalı olduğu, kaybeden anlatılarının ise karşılaşmalara oldukça açık olduğu tespit edilebilmektedir.
Tezimdeki destekleri için Göze Orhon'a, jürideki katkıları için Jale Özata Dirlikyapan ve Emek Çaylı Rahte'ye teşekkür borçluyum.
Having started to rise in the 2000s’ Turkey—with works such as Erken Kaybedenler, Müptezeller, Piç, Tol—the loser narratives have found their way into the bestseller lists in fiction literature. Alper Canıgüz’s novels with narcissistic patterns are among the prominent novels of the same period. Resentment and narcissism are closely related to each other and both are closely linked to masculinity. In this study, the relationship between resentment and narcissism, and masculinity has been analyzed through relevant literature. Furthermore, representations of masculinities in Turkish literature are the focal point of this study. In establishing this focus, Svetlana Boym's conceptualizations of nostalgia provide an extremely important theoretical background for analyzing manifestations of masculinity, while the concept of “intellectual nostalgia” finds its response as a kind of openness regarding masculinity, “reconstructive nostalgia” appears as resentment. This is especially prevalent in Murat Uyurkulak’s Tol. The main finding of the study is that while resentment patterns are strongly seen in loser novels, narcissism is prominent in middle-class narratives. Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Barış Bıçakçı’s novel) uses irony critically, contrary to Alper Canıgüz's cynical attitude. As a middle-class narrative establishing a critical masculinity, this novel on the other hand, provides a sympathetic/sensible masculinity rather than narcissism. Therefore, it is necessary to comment on its place in Turkish literature. On the other hand, it has been observed that middle class narratives are closed to encounters, while loser narratives are quite open to encounters.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Cultural Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | March 8, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 25(1) Issue: 49 |