XVII. yüzyılın ikinci yarısıyla XVIII.
yüzyılın ilk çeyreğinde yaşayan Kubûrîzâde Abdurrahman Rahmî Efendi,
İstanbul’da doğdu. Doğum tarihi bilinmeyen Rahmî, Kevkeb Hafız Mehmed
Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını öğrenerek hattatlık yaptı ve birçok şairin
divânını güzel bir yazı ve imla ile istinsah etti. Tahsilinin ardından devletin
günlük vukuat defterinin tutulduğu rûznâmçe-i evvel kaleminde katiplik yaparken
Hevâyî mahlasıyla hezl tarzında bir Divân kaleme aldı; fakat yakın dostlarının
tepkisine maruz kaldığı için ömrünün sonlarına doğru tövbe edip bu tür şiir
yazmaktan vazgeçti. Daha sonra Nakşibendî tarikatı şeyhlerinden Mehmed Emin
Tokadî Efendi’ye intisap eden şair, hacca giderken hastalanıp 1127/1715’te
Mısır’da vefat etti. Ciddi şiirlerinde Rahmî, mizahi şiirlerinde Hevâyî
mahlasını kullanan şair, edebiyatımızda hezliyatıyla tanınmıştır. Mizahi
şiirlerinin bir Divân oluşturacak hacimde olması ve bu Divân’ın yazma eser
kütüphanelerinde birçok nüshasına rastlanması, halkın bu tür manzumelerine olan
ilgisinin bir göstergesidir. Bu durum, mecmualarda daha çok Hevâyî mahlaslı
şiirlerinin yer almasına zemin hazırlamış, Rahmî mahlaslı olanlar ise ikinci
planda kalmıştır. Buna rağmen şair, Rahmî mahlasıyla kaleme aldığı şiirlerinde
geleneği bilen, klasik edebiyatın kalıp ve mazmunlarına hâkim bir sanatçı olduğunu
göstermiştir. Ancak şairin Rahmî mahlaslı bir divânının olmaması, bu mahlasla
yazdığı şiirlerin gün yüzüne çıkarılmasını elzem hale getirmiştir. Bu anlamda
yapılan araştırmalar neticesinde şairin daha önce yayımlanmamış iki manzumesi
tespit edilmiştir. Bu çalışmayla Rahmî’nin bir şiir mecmuasında yer alan iki
gazeli tanıtılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Nisan 2019 |
Gönderilme Tarihi | 18 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |