The paradox is, at first glance, the right of an expression or reasoning activity to create a contradiction, drag it into a dead end and become inexhaustible. A paradoxical expression or reasoning cannot solve this dilemma in itself, without a reference to i ts own or without the need for additional precursors. For this reason, paradoxical propositions do not represent a situation that can be expressed as 'true or false', but a logical contradiction that can be determined as 'both true and false', can not be decided and unresolved situations. Therefore, the paradoxicality of such a proposition or reasoning cannot be solved by the choice of one of the dilemmas. Such that, when the paradoxical expression is accepted as true, it is false, also, it is true that when is accepted as false and cannot reach a logical, explicit and definite conclusion because the answer is different in view of different perspectives. For that reason, the paradox appears as an unresolved problem and conflict. That is the realization of this nonsolution, in fact, corresponds to the starting point of thinking. Because being in search for a solution rather than attaining solution, developing different perspectives, being on the road rather than being at the end of it as a philosophical aim is precisely the basic practice of the paradox and in this way the paradox is a mental dynamic. For this reason, the aim of our study is to emphasize what the paradox is in its contribution to philosophical thought and how it leads to a stalemate as problem of logic.
Paradoks, ilk bakışta doğru olan bir ifade veya akıl yürütme etkinliğinin bir çelişki oluşturması, çıkmaza sürüklemesi ve durumun içinden çıkılamaz bir hal almasıdır. Paradoksal bir ifade ya da akıl yürütme kendi içindeki bu çıkmazını, kendi dışında bir açıklamaya yönelmeden ya da ek öncüle ihtiyaç duymadan çözememektedir. Bu nedenle paradoksal önermeler, 'ya doğru ya yanlış' olarak ifade edilebilecek bir durumu değil, 'ne doğru ne de yanlış' olarak belirlenebilecek mantıksal çelişkiyi, karar verilemez hali ve çözümsüz durumları göstermektedir. Dolayısıyla böylesi bir önermenin ya da akıl yürütmenin paradoksallığı, çıkmazlardan birinin seçimiyle de çözülememektedir. Öyle ki paradoksal ifade; doğru kabul edildiği zaman yanlış, yanlış kabul edildiği zaman da doğru olmakta ve bu nedenle paradokslarda mantıksal manada zorunlu, açık seçik ve kesin bir sonuca ulaşılamamaktadır. Zira farklı bakış açılarına ilişkin olarak paradoksal ifadeye verilen yanıt da farklılık arz etmektedir. O nedenle paradoks, çözülemez bir sorun ve çatışkı olarak karşımızda durmaktadır. İşte bu çözümsüzlüğün fark edilmesi, esasında düşüncenin başlangıç noktasının fark edilmesidir. Zira sorunun çözümünden çok çözüm yolunu aramak, farklı bakış açıları geliştirmek, felsefi gaye olarak yolun sonunda değil yolda olmak, tam da paradoksun temel pratiğidir ve bu şekliyle paradoks, zihinsel bir dinamiktir. Bu sebeple çalışmamızın amacı, paradoksun ne olduğu, bir felsefi düşünceye katkısı ve bir mantık problemi olarak aklı nasıl bir çıkmaza sürüklediği üzerinde durmaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Logic |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | February 2, 2020 |
Submission Date | May 31, 2019 |
Acceptance Date | February 2, 2020 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 Issue: 2 |