İbn Rüşd, İslam düşünce geleneğinde mantık alanındaki çalışmalarıyla önemli bir yer edinmiş ve Aristoteles’in mirasını İslam dünyasına aktarmıştır. İbn Rüşd’ün kıyas anlayışı, mantık ilminin temel yapısını korumakla birlikte, yaşadığı dönemin düşünsel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde geliştirilmiş bir sistem olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla, İbn Rüşd’ün kıyasa dair görüşleri yalnızca Aristoteles’in düşüncelerinin bir yorumu olarak değil, aynı zamanda kendi döneminin ihtiyaçlarına ve sorunlarına cevap veren, özgün katkılar içeren bir düşünsel çabanın ürünü olarak ele alınmalıdır.
İbn Rüşd, mantığın bilgi teorisinin değil, kıyas teorisinin bir parçası olduğunu vurgular; bu bağlamda mantığı İsagoci ile değil doğrudan Kategoriler ile başlatır. İbn Rüşd, kıyası yalnızca biçimsel bir yapı olarak değil, aynı zamanda epistemolojik bir araç olarak değerlendirir. Kıyasın tanımını, Aristoteles’ten alarak detaylandırmıştır. Kıyasın üç terimden ve iki öncülden oluştuğunu, orta terimin bağlayıcı işleviyle sonucun zorunlu olarak üretildiğini ifade eder.
Kıyasın temel ilkelerinden biri olan “ya hep ya hiç” prensibi, tümel önermelerin kapsamına ilişkin açıklamalarla temellendirilmiştir. Bu ilkeler ışığında kıyasın doğruluk değeri, geçerlilik şartları ve diğer akıl yürütme biçimlerinden farkı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
İbn Rüşd, kıyasları şekil ve modlara ayırarak birinci şekli tabii düşünceye en uygun yapı olarak kabul eder. İkinci ve üçüncü şekiller ise, yalnızca belirli şartlar altında sonuç verebilen ve bu yönüyle birinci şekle göre daha zayıf olan yapılar olarak ele alınır, dördüncü şeklin ise doğal düşünceye aykırı olduğu belirtilerek Aristotelesçi yaklaşım sürdürülür.
İbn Rüşd kıyası yalnızca Aristoteles’in mirasına sadakatle şerh etmekle kalmamış, onu metodik açıklamalar, şekil-mod ilişkileri ve içerimsel ayrımlarla zenginleştirerek İslam mantık geleneğinde özgün bir kıyas teorisi inşa etmiştir.
Ibn Rushd occupies a prominent position in the Islamic intellectual tradition with his contributions to the field of logic, through which he transmitted and rigorously interpreted the Aristotelian legacy for the Islamic world. His conception of syllogism, while preserving the fundamental structure of logical science, can be understood as a system developed to respond to the intellectual needs of his own time. Therefore, his theory of syllogism should not be viewed merely as an exposition of Aristotle’s views, but rather as an original philosophical endeavor that integrates critical reflections tailored to the epistemological concerns of his era.
Ibn Rushd emphasizes that logic should not be regarded as a branch of epistemology, but as the science of syllogism. In this context, he commences logical inquiry not with Isagoge, as is common in the Islamic tradition, but with Aristotle’s Categories. For him, syllogism is not only a formal structure but also a necessary epistemological instrument. He adopts Aristotle’s definition of syllogism and elaborates it in detail, affirming that the syllogism consists of three terms and two premises, with the middle term establishing a necessary connection between the minor and major terms to yield a conclusion.
One of the foundational principles of syllogistic reasoning—the dictum de omni et de nullo—is clarified through an analysis of universal propositions. Within this framework, the conditions for logical validity, truth value, and the distinction between syllogism and other modes of inference are examined.
Ibn Rushd classifies syllogisms according to figures and moods, identifying the first figure as the most natural to human reasoning. The second and third figures are treated as valid only under specific conditions, and the fourth figure is rejected on the grounds of its incompatibility with natural reasoning. Thus, Ibn Rushd not only faithfully transmitted Aristotelian logic, but also enriched it with methodological clarifications, a precise treatment of figures and moods, and a detailed analysis of logical implication, thereby establishing an original theory of syllogism within the Islamic logical tradition.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Logic |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Publication Date | October 31, 2025 |
| Submission Date | July 14, 2025 |
| Acceptance Date | October 2, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 7 |