Türk anlatı geleneği, tarihin ilk çağlarından günümüze kadar anlatı tekniği ve anlatıları kurgulama yetisi bakımından düşünsel anlamda zirve noktaya çıkmıştır. Evren ile kurmuş olduğu eytişimsel ilişkiyi anlatıcı düzleminde ifadeye dönüştüren Türk biliş düzeyi, yaratmış olduğu anlatılar aracılığıyla evrenin sürekli var oluşunu dinamik düzlemde kavramıştır. Bu bakımdan Altay Türkleri de tarihsel süreç boyunca yaşamı, mitik anlatılar aracılığıyla okumuş ve evreni dinamik bir boyutta kavramışlardır. Bu bakımdan her anlatı kendi içerisinde yaratıldığı toplumun sosyal ve kültürel dinamiklerini de içerisinde barındırır. Dolayısı ile anlatıya biçim ve akışkanlık kazandıran anlatıcılar; kendilerine özgü anlatım tekniği ile anlatıları kurgulayarak anlatıları mitik göndergeleri ile dışsallaştırırlar. Anlatıların belirli bir icra çevreninde yaratılmasında anlatıcı ve dinleyici arasındaki eytişimsel ilişkinin de önemi büyüktür. Nitekim 2012 yılında “Rusya Federasyonu'na Bağlı Altay Özerk Cumhuriyeti'nde (Ulagan ve Onguday Aymakları) Sözlü Kültür Ürünlerinin Derlenmesi ve Yazıya Aktarılması” projesi kapsamında Altay Özerk Cumhuriyeti’nin Ulagan aymağında tanıştığımız 1927 doğumlu Mariya Mihaylovna, bir masal anlatıcısı olarak etkin geleneğin icrası noktasında anlam taşıyıcı ve aktarıcı bir özgünlüğe sahiptir. Bu çalışmada Mariya Mihaylovna’nın masal icra tekniği performans teori ışığında (kişisel-sosyal ve söz boyutunda) okuma ve yorumlamaya tabi tutulacaktır.
The Turkish narrative tradition has reached its peak intellectually in terms of narrative technique and ability to construct plots from the first ages of history to the present day. The cognitive level of Turks, which transforms the dialectical relationship that it has established with the universe into a possibility of expression for the narrator, has worked out the holistic and continual existence of the universe on a dynamic level through the narratives it has produced. In this regard, Altai Turks have also interpreted life through mythical narratives throughout the historical process and comprehended the dynamic dimension of the universe. Similarly, it can be said that each narrative contains the social and cultural dynamics of the society in which it is created. Therefore, narrators who enrich the narrative with style and fluidity, externalize the narratives with mythical referrals by constructing the narratives with their own techniques. The dialectical relationship between the narrator and the audience is also of great importance in creating the narratives in a certain performance setting. Mariya Mihaylovna, born in 1927, whom we met in the Ulagan jama of the Altai Autonomous Republic in 2012, within the scope of the project “Compilation and Recording of Oral Cultural Products in the Altai Autonomous Republic (Ulagan and Onguday Aymaks) of the Russian Federation”, has all the characteristics of the active tradition as a storyteller. In this study, Mariya Mikhailovna's fairy-tale performance technique will be examined and interpreted in the light of performance theory (in personal-social and verbal dimension).
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Folklore |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2020 |
Submission Date | November 13, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 13 Issue: 32 |