"Kutadgu Bilig" is one of the first written works of Turks, who were included in a new cultural environment with the acceptance of Islam. The work, which deals with the ideal state and social order, is extremely important as it allows to identify the mentality and perception of the period in which it was written by converting it into a written text. The article will focus on the perception of "word" and "writing" in the 11th century, based on "Kutadgu Bilig" as a written text in the context of the written cultural environment.
In the text called "If the word is written, it remains", the writing that creates a different communication style with the transition to the written culture environment is glorified. Since the writing fixes by saving the word, it represents the permanent against change. This feature of writing, which enables it to be glorified, also leads to the defective aspects of the written communication style. In the work, it is seen that the writing is superior to words because it helps to keep accounts, record the date and keep records. The permanence of writing has been in favor of writing in the face of human mortality. Although it is seen that the written word is considered more effective than the spoken word, the reliability of the word continues.
It is possible to observe in the work that the word that flew away from the moment it came out of the mouth weakened against the writing, the superiority of the writing continued increasingly until the 11th century, and that the way to be permanent is writing. Despite this, it is also seen that the word has not lost its power in the face of writing yet. Kutadgu Bilig; It is an important text in terms of understanding the transition process from word to writing in order to determine the change and transformation of the performance environments in Turkish cultural history.
İslamiyet’in kabulüyle yeni bir kültür çevresine dâhil olan Türklerin ilk yazılı eserlerinden biri “Kutadgu Bilig”dir. İdeal devlet ve toplum düzenini ele alan eser yazıldığı dönemin zihniyet ve algısını yazılı bir metne dönüştürerek tespit etme imkânı verdiğinden son derece önemlidir. Makalede yazılı kültür ortamı bağlamında yazıyla üretilmiş bir metin olarak “Kutadgu Bilig”den yola çıkılarak 11. yüzyılda “söz” ve “yazı”nın nasıl algılandığı üzerinde durulacaktır.
“Bitise kalır söz” (Söz yazılırsa kalır) denilen metinde yazılı kültür ortamına geçişle söz karşısında farklı bir iletişim biçimi yaratan yazı yüceltilmektedir. Yazının yarattığı iletişim biçimi “söz”ü kayda geçirerek sabitlediğinden değişmeye karşı kalıcı olanı temsil eder. Yazının, yüceltilmesini sağlayan bu özelliği aynı zamanda yazılı iletişim biçiminin aksayan yönlerini de doğurmaktadır. Eserde yazının; hesap tutmaya, tarihi kaydetmeye, kayıt tutmaya yaradığından söz karşısında üstün tutulduğu görülmektedir. İnsanın faniliği karşısında yazının kalıcılığı yazı lehine olmuştur. Yazılı sözün söylenen sözden daha etkili kabul edildiği görülmekle birlikte sözün güvenilirliği de devam etmektedir.
Ağızdan çıktığı andan itibaren uçup giden sözün yazı karşısında zayıfladığını, 11. yüzyıla gelene kadar geçen süreç içinde yazının üstünlüğünün artarak devam ettiğini, kalıcı olmanın yolunun yazı olduğunun kabul edildiğini eserde tespit etmek mümkündür. Buna rağmen sözün yazı karşısında gücünü henüz tam olarak yitirmediği de görülmektedir. Kutadgu Bilig; söz ile yazı arasında, Türk kültür tarihinde icra ortamlarının değişim ve dönüşümün tespiti adına sözden yazıya geçiş sürecini anlamak açısından önemli bir metindir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Folklore |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2021 |
Submission Date | November 18, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 14 Issue: 33 |