Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 yılında AK Parti’nin iktidara geldiği zaman dilimine kadar Türkiye, kendi iç dinamiklerine bağlı olarak toplumsal inşa sürecini tamamlamaya çalışmıştır. Ancak bu inşa süreci tek parti döneminde farklı 1950 sonrasında farklı araçlarla ve yaklaşımlarla sağlanmaya çalışılmıştır. Tek parti döneminde hayata geçirilen devrim ve inkılâplarla bu inşa süreci yürütülürken, tek parti sonrasında ise hemen hemen on senede bir yaşanan askerî darbelerle ulus inşa sürecinin sekteye uğramasına engel olunmaya çalışılmıştır. Bu döngü 90’lı yıllarda da kendisini göstermiş, bu girdaptan çıkışın Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarıyla aşılabileceği halk tarafından tespit edilmiştir. Tespit edilmiştir dememizin sebebi oligarşik bürokrasi ve askeri vesayete karşı hukukun üstünlüğü ve AB normlarını önceleyerek politika geliştiren Erdoğan iktidarının defaatle halk tarafından iktidara taşınmış olmasıdır. Nitekim Erdoğan’a ve AK Parti’ye duyulan güven her seçimde sandık sonuçlarında görülmüş ve Erdoğan iktidarının sona erdirilmesinin sandıkla değil, alışılmış araçların kullanımıyla sağlanabileceği görüşü vesayet odakları tarafından benimsenmiş ve bu yönde adımların atılması beraberinde gelmiştir. Ne var ki Erdoğan liderliğindeki AK Parti, iç ve dış politikadaki problemleri Avrupa Birliği’ne üyelik, sistem değişikliği ve terörle etkin bir mücadele anlayışı göstererek aşmayı başarmıştır. Bu çalışma ile cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar tarihsel bir analiz yapılacak ve iç ve dış politik gelişmeler ışığında Erdoğan döneminde güvenlik algısının nasıl dönüşüm yaşadığı analiz edilecektir.
From the foundation of the Republic until the AK Party came to power in 2002, Turkey has tried to complete the process of social construction based on its own internal dynamics. However, this construction process was carried out with different tools and approaches during the single party period and with different tools and approaches after 1950. During the one-party period, this construction process was carried out through revolutions and reforms, while after the one-party period, efforts were made to prevent the interruption of the nation-building process by military coups almost every ten years. This cycle continued in the 90s and the people realized that the way out of this vortex was through the AK Party government led by Erdoğan. The reason why we say it was determined is that Erdoğan's government, which developed policies by prioritizing the rule of law and EU norms against the oligarchic bureaucracy and military tutelage, was repeatedly voted to power by the people. As a matter of fact, the confidence in Erdoğan and the AK Party was reflected in the results of the ballot box in every election, and the view that the end of Erdoğan's rule could be achieved not through the ballot box but through the use of conventional means was adopted by the centers of tutelage and steps were taken in this direction. However, the AK Party under Erdoğan's leadership managed to overcome domestic and foreign policy problems through EU membership process, system change and an effective fight against terrorism. This study will make a historical analysis from the foundation of the republic to the present day and analyze how the perception of security has transformed under Erdoğan in the light of domestic and foreign political developments.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science, International Security |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 8, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 6 Issue: 2 |
Creative Commons Lisansı
This work (journal) is lisenced under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-No Derivative 4.0 International License.