Sözleşmenin ihlâli sonucunda alacaklı açısından meydana gelen tazminat sorumluluğunun kapsamı farklı ilkeler çerçevesinde sınırlandırılmaya çalışılmaktadır. Zira tazminat sorumluluğunun kapsamının sınırlandırılmaması, bazı durumlarda aşırı ve adil olmayan sonuçlara sebebiyet verebilecek niteliktedir. Tazminat sorumluluğunun kapsam bakımından sınırlandırılmasında muhtelif ilkelere yer veren İngiliz hukukunda, borçlunun sözleşmesel sorumluluğunun asli sınırını öngörülebilirlik ilkesi (the rule of remoteness) çizmektedir. İngiliz içtihat hukukunun gelişiminde büyük katkı sağladığı öngörülebilirlik ilkesi çerçevesinde yer alan temel prensipler, esas itibariyle Hadley v Baxendale13 kararı ile belirlenmiştir. Bu doğrultuda, ilk olarak hayatın olağan akışı içerisinde yaşam deneyimi olan borçlunun sözleşmenin kurulduğu sırada bildiği ya da bilmesi gereken bilgiler esas alınarak, meydana gelen ihlâlin borçlu açısından öngörülebilir olup olmadığı tespit edilmeye çalışılacaktır. İkinci olarak ise, sözleşenler tarafından sözleşmenin kurulduğu sırada özel olarak göz önünde bulundurulan ihtimaller değerlendirilecek ve bu kapsamda meydana gelen ihlâlin borçlu açısından öngörülebilir olup olmadığı dikkate alınacaktır. Sonuç olarak İngiliz hukukunda borçlu, ihlâlinin sonucunda ortaya çıkacağını bu iki aşama doğrultusunda öngöremediği zararlardan ötürü alacaklısına karşı sorumlu tutulamayacaktır. Ne var ki söz konusu iki aşamalı testin her durumda uygulanması, somut olay adaletinin sağlanması bakımından yeterli kabul edilmediği için; konu, mahkeme kararları çerçevesinde İngiliz hukukunda halen gelişim ve değişim göstermeye devam etmektedir.
İngiliz Sözleşme Hukuku Uyarınca Tazminat Sorumluluğunun Sınırlandırılması Öngörülebilirlik İlkesi Zararın Öngörülebilirliği Hayatın Olağan Akışı İçerisinde Meydana Gelmesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |