Asuman YILMAZ, TÜRK İSVİÇRE VE ALMAN HUKUKLARINDA ŞİRKETLER TOPLULUĞUNA GÜVENDEN DOĞAN SORUMLULUK, Istanbul, 2010, s.56.
Burcu KALKAN OĞUZTÜRK, GÜVEN SORUMLULUĞU, İstanbul 2008, s. 134 vd.
Çiğdem KIRCA, BİLGİ VERMEDEN DOLAYI ÜÇÜNCÜ KİŞİYE KARŞI SORUMLULUK, Ankara, 2004, s. 7.
Necip KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, BORÇLAR HUKUKU GENEL BÖLÜM, BORÇLAR HUKUKUNA GİRİŞ HUKUKİ İŞLEM SÖZLEŞME, İstanbul 2008, s.735.
Hüseyin HATEMİ, BORÇLAR HUKUKU GENEL BÖLÜM, SÖZLEŞME DIŞI SORUMLULUK HUKUKU, İstanbul 1998, s.62; “Yeşim ATAMER, HAKSIZ FİİLLERDEN DOĞAN SORUMLULUĞUN SINIRLANDIRILMASI, ÖZELLİKLE UYGUN NEDENSELLİK BAĞI VE NORMUN KORUMA AMACI KURAMLARI, İstanbul, 1996, s.33.
Fikret EREN, BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER, İstanbul, Ekim 2009, s.546 vd.; Fikret EREN, HUKUKA AYKIRILIK BAĞI veya NORMUN KORUMA AMACI TEORİSİ, A.Ü.H.F, Prof. Dr. Mahmut KOLOĞLU’ya Armağan, No. 367, Ankara 1975, s.462 vd.; Selim KANETİ, HAKSIZ FİİLDE HUKUKA AYKIRILIK UNSURU, İstanbul 2007, s.227 vd..
EREN, Hukuka Aykırılık Bağı, s.465.
EREN, Hukuka Aykırılık Bağı, s.471 vd.
KIRCA, s. 9; Damla GÜRPINAR, SÖZLEŞME DIŞI YANLIŞ TAVSİYEDE BULUNMA, ÖĞÜT veya BİLGİ VERMEDEN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUK, İzmir, 2006, s. 104,
KIRCA, s. 10; EREN, s.462.
EREN s. 479 vd.
GÜRPINAR, s. 104; ATAMER, s.2
KIRCA, s. 19.
KIRCA, s. 35; ATAMER s. 100,
KIRCA, s. 21. Üçüncü kişilerin uğradığı “yansıma zarar”ların tazmininin ancak özel bir kanun kuralının varlığı halinde söz konusu olabileceği, failin sorumluluğunun sınırlanması için yansıma zararlarının tazminat sorumluluğunun dışında bırakılabilmesi için hukuka aykırılık bağı gereğinin olmadığı hususunda bkz. HATEMİ, s. 63.
KIRCA, s. 38
GÜRPINAR, s. 10
Peter GAUCH, DER SCHATZER UND DİE DRİTTEN-METHODİSCHES ZU BGE 130 III 345 FF. ZUR DELİKTSHAFTUNG UND ZU DEN HAFTUNGSFIGUREN DER VERTRAGLICHEN DRITTSCHUTZWIRKUNG DER CULPA UND DER VERTRAUENSHAFTUNG İN NORM UND WIRKUNG, Festschrift für Wolfgang WIEGAND, Bern, 2005, s. 834 vd.
GAUCH, s.827.
GÜRPINAR, s.253. SEROZAN da sözleşme ya da haksız fiil hükümleri uygulanabildiği ölçüde diğer sorumluluk esaslarının uygulanamayacağını belirtmişse de güven sorumluluğunun uygulama alanını tamamen yadsımamış sadece dar tutulmasını gerektiğini öne sürmüştür. Rona SEROZAN, BORÇLAR HUKUKU GENEL BÖLÜM, İFA, İFA ENGELLERİ, HAKSIZ ZENGİNLEŞME, İstanbul 2006, s.252.
Resmi Gazete, 12.08.2001, S. 24491
Ek bent: 24/06/1995 - KHK - 558 /6 md; İptal:Anayasa Mahkemesi'nin 13/11/1995 tarih ve E.1995/45, K.1995/58 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenlenen bent: 15/12/1999 - 4487/10 md.; Değişik bent: 21/02/2007-5582 S.K./10.mad.
Ek bent: 15/12/1999 - 4487/10 md.
KIRCA, s.30.
Söz konusu kararlar için bkz. KIRCA, s.80.
KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, s.20.
Nil KARABAĞ BULUT, ÜÇÜNCÜ KİŞİYİ KORUYUCU ETKİLİ SÖZLEŞME, İstanbul 2009, s.100; GÜRPINAR, s.204.
Halit AKER, TÜRK ŞİRKETLER HUKUKUNDA YENİ BİR KURUM: “HÂKİM ŞİRKETİN GÜVENDEN DOĞAN SORUMLULUĞU” (TTK TASARISI m. 209): İSVİÇRE FEDERAL MAHKEMESİ KARARLARI IŞIĞINDA BİR DEĞERLENDİRME, A.Ü.H.F.D., 2008, Cilt 57, S. 4, s. 1 vd.
Yargıtay HGK 2010/9-39 E.2010/71 K. Sayılı kararında işverence kdem tazminatının ödeneceğine ilişkin işçide kanaat uyandırıldıktan sonra işçinin istifasından sonra kıdem tazminatı ödenmesinden kaçınılmasına ilişkin uyuşmazlıkta güven sorumluluğuna dayanıld görülmektedir: “Hukukun evrensel ve genel ilkelerinden olan “dürüstlük ilkesi” (Türk Medeni Kanunu m.2), bazı alt ilkelerin doğmasına sebep olmuştur. Bu ilkelerden birisi “ahde vefa ilkesi”, bir diğeri de “güven ilkesi”dir. Yine dürüstlük ilkesini temel alan bir akım da, irade beyanlarının yorumunda ve dolayısıyla sözleşmelerin kurulup kurulmadığını tespitte “korunmaya layık haklı güveni” esas alan “güven ilkesi” dir. Bu güven ilkesi de, “hukuki görünüşe güvenin korunması” alt ilkesini doğurmuştur (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): Güven Sorumluluğu, Vedat Kitapçılık, 1. Bası, İstanbul 2008, sahife 1). Güven kavramı, anlam itibariyle sadece, etik ve moral beklentilerin mevcut olduğu bir kavram değildir. O, aynı zamanda, toplum içerisindeki bireylerin iletişiminde çok ciddi rol oynayan ve bazı durumlarda eksik kalmış, tamamlanamamış ya da üstü kapalı olarak geçirilmiş, bazı ira de beyanlarının yorumlanması ve tamamlanmasında önemli derecede etkisi olan psikolojik-sosyolojik bir kavramdır. Bilgilendirme gereksinimi içinde, güven kavramının, ekonomik, sosyal ve kültürel anlamları da mevcuttur. Bir görüşe göre güven kavramı, toplum içerisinde, bir bireyin diğer bireylerle olan ilişkilerini tamamlayan; bu ilişkilerin yorumlanmasında kullanılan; ya da o bireyin geleceği ile ilgili olan olaylarda yol gösterici bir rol oynayan, tamamen insanın kendi iç dünyasıyla ilgili bir davranış, bir ruh hali, bir zihniyet, bir anlayıştır (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): a.g.e., s.4). Güven kavramının temelinde; doğruluk, dürüstlük, açık sözlülük, içtenlik, gerçeklik, haklılık gibi anlamlar yatmakta; güven kavramının anlamı da sayılan bu ilkelere dayanmaktadır. Bu anlamda güven, iki taraflıdır. Bir birey, ya karşısındakine güvenir, ya da karşısındaki, o bireye güven verir. Bir kimsenin, çevresine verdiği güven, aynı derecede bir karşılık ve hukuki olarak korunma gerektirmektedir (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): a.g.e., s.4). Özel bir ilişkiye girmiş taraflardan biri, hukuka ve güven ihlali söz konusu olduğunda da hukukun öngördüğü yaptırıma güvenerek karşı tarafa güvenmiştir. Karşı taraf omuzlarına
Haksız fiil zararının söz konusu olduğu haller ile diğer sorumluluk ilkelerinin devreye girdiği hallerde söz konusu olmayan güven sorumluluğu ancak, Türk-İsviçre Hukuku`nda MK.m.2 ve MK.m.3 ışığında Canaris`in “Negativer Vertrauensschutz-güvenin negatifmenfi-olumsuz korunması” olarak nitelendiği hallerde söz konusu olabilir. Güven sorumluluğu olabilmesi için, BK.36/2. maddesinde olduğu gibi, bir “hukuki görünüşe haklı güven olgusu-Rechtsscheinhaftung” söz konusu olmalıdır (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): a.g.e., s.271).” KAZANCI İLETİŞİM
Bilgi vermeden dolayı üçüncü kişiye karşı güven sorumluluğuna ilişkin bge 130 ııı 345 no.lu federal mahkeme kararının incelenmesi
Yıl 2011,
Cilt: 17 Sayı: 1-2, 473 - 496, 01.02.2011
Asuman YILMAZ, TÜRK İSVİÇRE VE ALMAN HUKUKLARINDA ŞİRKETLER TOPLULUĞUNA GÜVENDEN DOĞAN SORUMLULUK, Istanbul, 2010, s.56.
Burcu KALKAN OĞUZTÜRK, GÜVEN SORUMLULUĞU, İstanbul 2008, s. 134 vd.
Çiğdem KIRCA, BİLGİ VERMEDEN DOLAYI ÜÇÜNCÜ KİŞİYE KARŞI SORUMLULUK, Ankara, 2004, s. 7.
Necip KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, BORÇLAR HUKUKU GENEL BÖLÜM, BORÇLAR HUKUKUNA GİRİŞ HUKUKİ İŞLEM SÖZLEŞME, İstanbul 2008, s.735.
Hüseyin HATEMİ, BORÇLAR HUKUKU GENEL BÖLÜM, SÖZLEŞME DIŞI SORUMLULUK HUKUKU, İstanbul 1998, s.62; “Yeşim ATAMER, HAKSIZ FİİLLERDEN DOĞAN SORUMLULUĞUN SINIRLANDIRILMASI, ÖZELLİKLE UYGUN NEDENSELLİK BAĞI VE NORMUN KORUMA AMACI KURAMLARI, İstanbul, 1996, s.33.
Fikret EREN, BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER, İstanbul, Ekim 2009, s.546 vd.; Fikret EREN, HUKUKA AYKIRILIK BAĞI veya NORMUN KORUMA AMACI TEORİSİ, A.Ü.H.F, Prof. Dr. Mahmut KOLOĞLU’ya Armağan, No. 367, Ankara 1975, s.462 vd.; Selim KANETİ, HAKSIZ FİİLDE HUKUKA AYKIRILIK UNSURU, İstanbul 2007, s.227 vd..
EREN, Hukuka Aykırılık Bağı, s.465.
EREN, Hukuka Aykırılık Bağı, s.471 vd.
KIRCA, s. 9; Damla GÜRPINAR, SÖZLEŞME DIŞI YANLIŞ TAVSİYEDE BULUNMA, ÖĞÜT veya BİLGİ VERMEDEN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUK, İzmir, 2006, s. 104,
KIRCA, s. 10; EREN, s.462.
EREN s. 479 vd.
GÜRPINAR, s. 104; ATAMER, s.2
KIRCA, s. 19.
KIRCA, s. 35; ATAMER s. 100,
KIRCA, s. 21. Üçüncü kişilerin uğradığı “yansıma zarar”ların tazmininin ancak özel bir kanun kuralının varlığı halinde söz konusu olabileceği, failin sorumluluğunun sınırlanması için yansıma zararlarının tazminat sorumluluğunun dışında bırakılabilmesi için hukuka aykırılık bağı gereğinin olmadığı hususunda bkz. HATEMİ, s. 63.
KIRCA, s. 38
GÜRPINAR, s. 10
Peter GAUCH, DER SCHATZER UND DİE DRİTTEN-METHODİSCHES ZU BGE 130 III 345 FF. ZUR DELİKTSHAFTUNG UND ZU DEN HAFTUNGSFIGUREN DER VERTRAGLICHEN DRITTSCHUTZWIRKUNG DER CULPA UND DER VERTRAUENSHAFTUNG İN NORM UND WIRKUNG, Festschrift für Wolfgang WIEGAND, Bern, 2005, s. 834 vd.
GAUCH, s.827.
GÜRPINAR, s.253. SEROZAN da sözleşme ya da haksız fiil hükümleri uygulanabildiği ölçüde diğer sorumluluk esaslarının uygulanamayacağını belirtmişse de güven sorumluluğunun uygulama alanını tamamen yadsımamış sadece dar tutulmasını gerektiğini öne sürmüştür. Rona SEROZAN, BORÇLAR HUKUKU GENEL BÖLÜM, İFA, İFA ENGELLERİ, HAKSIZ ZENGİNLEŞME, İstanbul 2006, s.252.
Resmi Gazete, 12.08.2001, S. 24491
Ek bent: 24/06/1995 - KHK - 558 /6 md; İptal:Anayasa Mahkemesi'nin 13/11/1995 tarih ve E.1995/45, K.1995/58 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenlenen bent: 15/12/1999 - 4487/10 md.; Değişik bent: 21/02/2007-5582 S.K./10.mad.
Ek bent: 15/12/1999 - 4487/10 md.
KIRCA, s.30.
Söz konusu kararlar için bkz. KIRCA, s.80.
KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, s.20.
Nil KARABAĞ BULUT, ÜÇÜNCÜ KİŞİYİ KORUYUCU ETKİLİ SÖZLEŞME, İstanbul 2009, s.100; GÜRPINAR, s.204.
Halit AKER, TÜRK ŞİRKETLER HUKUKUNDA YENİ BİR KURUM: “HÂKİM ŞİRKETİN GÜVENDEN DOĞAN SORUMLULUĞU” (TTK TASARISI m. 209): İSVİÇRE FEDERAL MAHKEMESİ KARARLARI IŞIĞINDA BİR DEĞERLENDİRME, A.Ü.H.F.D., 2008, Cilt 57, S. 4, s. 1 vd.
Yargıtay HGK 2010/9-39 E.2010/71 K. Sayılı kararında işverence kdem tazminatının ödeneceğine ilişkin işçide kanaat uyandırıldıktan sonra işçinin istifasından sonra kıdem tazminatı ödenmesinden kaçınılmasına ilişkin uyuşmazlıkta güven sorumluluğuna dayanıld görülmektedir: “Hukukun evrensel ve genel ilkelerinden olan “dürüstlük ilkesi” (Türk Medeni Kanunu m.2), bazı alt ilkelerin doğmasına sebep olmuştur. Bu ilkelerden birisi “ahde vefa ilkesi”, bir diğeri de “güven ilkesi”dir. Yine dürüstlük ilkesini temel alan bir akım da, irade beyanlarının yorumunda ve dolayısıyla sözleşmelerin kurulup kurulmadığını tespitte “korunmaya layık haklı güveni” esas alan “güven ilkesi” dir. Bu güven ilkesi de, “hukuki görünüşe güvenin korunması” alt ilkesini doğurmuştur (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): Güven Sorumluluğu, Vedat Kitapçılık, 1. Bası, İstanbul 2008, sahife 1). Güven kavramı, anlam itibariyle sadece, etik ve moral beklentilerin mevcut olduğu bir kavram değildir. O, aynı zamanda, toplum içerisindeki bireylerin iletişiminde çok ciddi rol oynayan ve bazı durumlarda eksik kalmış, tamamlanamamış ya da üstü kapalı olarak geçirilmiş, bazı ira de beyanlarının yorumlanması ve tamamlanmasında önemli derecede etkisi olan psikolojik-sosyolojik bir kavramdır. Bilgilendirme gereksinimi içinde, güven kavramının, ekonomik, sosyal ve kültürel anlamları da mevcuttur. Bir görüşe göre güven kavramı, toplum içerisinde, bir bireyin diğer bireylerle olan ilişkilerini tamamlayan; bu ilişkilerin yorumlanmasında kullanılan; ya da o bireyin geleceği ile ilgili olan olaylarda yol gösterici bir rol oynayan, tamamen insanın kendi iç dünyasıyla ilgili bir davranış, bir ruh hali, bir zihniyet, bir anlayıştır (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): a.g.e., s.4). Güven kavramının temelinde; doğruluk, dürüstlük, açık sözlülük, içtenlik, gerçeklik, haklılık gibi anlamlar yatmakta; güven kavramının anlamı da sayılan bu ilkelere dayanmaktadır. Bu anlamda güven, iki taraflıdır. Bir birey, ya karşısındakine güvenir, ya da karşısındaki, o bireye güven verir. Bir kimsenin, çevresine verdiği güven, aynı derecede bir karşılık ve hukuki olarak korunma gerektirmektedir (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): a.g.e., s.4). Özel bir ilişkiye girmiş taraflardan biri, hukuka ve güven ihlali söz konusu olduğunda da hukukun öngördüğü yaptırıma güvenerek karşı tarafa güvenmiştir. Karşı taraf omuzlarına
Haksız fiil zararının söz konusu olduğu haller ile diğer sorumluluk ilkelerinin devreye girdiği hallerde söz konusu olmayan güven sorumluluğu ancak, Türk-İsviçre Hukuku`nda MK.m.2 ve MK.m.3 ışığında Canaris`in “Negativer Vertrauensschutz-güvenin negatifmenfi-olumsuz korunması” olarak nitelendiği hallerde söz konusu olabilir. Güven sorumluluğu olabilmesi için, BK.36/2. maddesinde olduğu gibi, bir “hukuki görünüşe haklı güven olgusu-Rechtsscheinhaftung” söz konusu olmalıdır (Oğuztürk, Burcu (Kalkan): a.g.e., s.271).” KAZANCI İLETİŞİM