Toplum kurallarını düzenleyen ve çağın ihtiyaçlarına göre şekillenen hukuk disiplini, varoluş amacı itibariyle her geçen gün revizyona daha da gereksinim duymaktadır. Gelişen ve hız kazanan insan ilişkilerine tatbik edilecek hukukun tayini noktasında yeni bağlama kurallarına duyulan ihtiyaç, kanunlar ihtilafının konusu olan akit dışı haksız fiil sorumluluğuna uygulanacak hukuk alanında da kendini göstermiş, hâkimin hukuku olan lexfori ile başlayan serüvende pek çok teori ortaya atılmıştır. Bu teorilerden ika yeri hukuku, en çok istikrar kazanan teori olarak uzun süre tahtta kalmış, ancak tek başına uygulaması tatmin etmeyince alternatif arayışlara girilmiş ve dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle yardımcı ve istisnai mahiyette kurallar kabul edilmiştir. Bu gelişmelerin sonucu olarak, Avrupa ülkelerinin hukuklarının üstünde tek çatı vazifesi gören Avrupa Birliği Hukuk sistemi, akit dışı borç ilişkilerinden doğan haksız fiil sorumluluğuna uygulanacak hukukun tayini noktasında zarar yeri hukukunu benimsemiş, Türk Hukuku ise 2007 tarihli Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile bağlama noktası olarak ika yeri prensibindeki istikrarını korumuş; ancak ika yerinden farklı bir zarar yerinin bulunması durumunda zarar yeri hukukunun uygulanacağını düzenleyerek Avrupa Birliği Hukuku uygulamasına yaklaşmıştır. Bize göre ise, uygun bağlama noktasının tespitinde asıl sorgulanması gereken, haksız fiil sorumluluğunun tazmini ile neyin amaçlandığıdır. Ancak bu şekilde amaca götüren aracın sağlıklı şekilde tespiti sağlanabilecektir
Haksız fiil Roma II Tüzüğü lexfori akit dışı borç ilişkisi devletler özel hukuku kanunlar ihtilafı kuralları sorumluluk
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 22 Sayı: 3 |