Türkiye tarihinde
önce devletin modernleşmesini amaçlayan Batılılaşma “süreci”, Cumhuriyet’in
ilanından sonra toplumun topyekun Batılılaştırılmasını amaçlayan “programa”
dönüşmüştür. Bu bağlamda Batı kültür ve değerlerinin modern olarak
tanımlandığı, geleneksel ve dini olanın patolojikleştirildiği bir söylem
benimsenmiştir. Fakat kültürel-geleneksel ve dinsel olanın içiçeliğini
görmezden gelen bu yaklaşım, ‘çevre’de karşılık bulamamıştır. Batılılaş(tır)ma
adı altında ‘çevre’nin değerlerine yönelik her müdahale, ontolojik zeminde
hissedilen kimlik krizini tetiklemiştir. Bu kimlik krizi, ters açıdan Batı’ya
dair her şeyin patolojikleştirildiği, Batı’nın ahlaki çöküşün müsebbibi olarak
kavrandığı bir kültürel sarmalama eğilimine sebep olmuştur. Bu çalışmada
Türkiye’de milliyetçi-muhafazakar düşünce dünyasında fikirlerine değer verilen
Cemil Meriç ve Nurettin Topçu’nun düşünceleri ekseninde, bu ontolojik kimlik
krizinin etkileri ve kültürel sarmalama eğilimi incelenmeye çalışılacaktır.
Journal Section | Reseach |
---|---|
Authors | |
Publication Date | September 30, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 1 Issue: 2 |