The face is phenomenologically the most important mediator of human openness to the world. In Levinas’s philosophy, the face emerges as the Other’s demands from the Self, as a means of taking the Self under responsibility. Thus, the face is the starting point of ethics in Levinas’s philosophical thought, and it finds expression as the first ground on which social organization and establishing relationships emerge. In this context, someone’s face necessarily calls Me to moral action. In this context, Levinas draws our attention to the fact that the emergence of social relations on a moral ground can only be based on confrontation. The face, which is completely naked, necessarily makes us responsible precisely because of this depth. In this study, the call made by someone whose face is seen by everyone through the media has been tried to be dealt with in this theoretical framework. In other words, in Müge Anlı’s program Tatlı Sert, which is trying to bring some problems that have been kept secret to the surface, the question of “How does Anlı’s face prevent us from taking responsibility” was opened for discussion. Depending on the transcendental phenomenological method, two randomly selected pictures and their counterparts in the orientational consciousness are discussed in this study. The main claim in the study is that Anlı’s face is ‘invisible’ and that her work does not produce a ‘confrontation’ but rather a ‘said thing’ and thus distances us from being responsible. As a result, it is stated that Anlı’s face carries an unethical meaning and paves the way for moral corruption.
Yüz fenomenolojik açıdan insanın dünyaya açıklığının en önemli aracısıdır. Levinas’ın felsefesinde yüz Öteki’nin Ben’e yönelik talepleri, Ben’i sorumluluk altına alma aracı olarak ortaya çıkar. Yüz, Levinas’ın felsefi düşüncesinde etiğin başlangıç noktası olup toplumsal örgütlenmenin, ilişki kurmanın ortaya çıktığı ilk zemin olarak ifade bulur. Birinin yüzü Ben’i zorunlu olarak ahlaklı eylemde bulunmaya çağırır. Levinas, toplumsal ilişkilerin ahlaki bir zeminde ortaya çıkmasının ancak ve ancak yüzleşmeye dayalı olduğuna dikkatimizi çeker. Kendisi tümüyle çıplak olan yüz, tam da bu derinliği nedeniyle zorunlu olarak bizi sorumlu kılar. Medya aracılığıyla yüzü herkes tarafından görülen birinin yapmış olduğu çağrı bu teorik çerçevede bu çalışmada ele alınmaya çalışılmıştır. Başka bir deyişle, sır olarak saklanmış bazı problemleri gün ‘yüz’üne çıkarmaya çalışan Müge Anlı’nın Tatlı Sert programında, ‘Anlı’nın yüzünün nasıl olur da bizleri sorumluluk almaktan bertaraf ettiği’ sorusunu tartışmaya açılmıştır. Transandantal fenomenolojik yönteme bağlı olarak, rastgele seçilmiş iki adet resim ve bu resimlerin yönelimsel bilinçteki karşılığı bu çalışmada dile getirilmiştir. Çalışmada Anlı’nın yüzünün ‘görülmez’ olduğu dile getirilerek, yapmış olduğu işin bir ‘yüzleşme’den öte ‘söylenmiş olan’ı ürettiği için bizi sorumlu kılmaktan uzaklaştırdığı iddia edilmiştir. Sonuç olarak Anlı’nın yüzünün etik dışı bir anlam taşıdığı ve ahlaki yozlaşmaya çanak tuttuğu dile getirilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Cultural Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 25, 2023 |
Publication Date | June 28, 2023 |
Submission Date | November 20, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 3 Issue: 1 |
This journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.