Abstract
Doğa ürünlerine beslenme, sağaltım gibi önemli işlevleri sebebiyle dünyanın her yerinde kutsallıklar izafe edilmiş, onlar için şarkılar, ilahiler, şiirler üretilmiş; bu ürünler tabulaştırılarak ibadetlerin, inanışların, töre ve törenlerin merkezine alınmıştır. Ağaç, bu bağlamdaki doğa varlıklarının başında gelmektedir. İlk çağlardan başlayan ağaca kutsallık izafe edilmesine, dünyanın hemen her tarafında rastlanmıştır. Türk kültürü içinde de Orta Asya kaynaklı inanış sistemleri ve yaşam şartları, ağacın kutsallığını mistik evrenden epik verilere, giderek kültürün yayıldığı geniş coğrafyalarda günlük yaşamın pratikliğine taşımıştır. Akdeniz’in çevrelediği ülkelerde binlerce yıllık geçmişi olduğu belgelenen harnup (keçiboynuzu) ağacı da, çok çeşitli dinsel kaynakların yer aldığı o coğrafyada kutsal bir değer kazanmıştır. Akdeniz yöresindeki Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman halkların harnuba bakış açılarında ortak bir kutsallık dikkat çeker. Özellikle Yahya Peygamber (St. John) ile bağlantılı anlatılar, bu ortaklıkta daha belirgindir. Bu anlayışın Kıbrıs’ta 16. yüzyıldan beri süregelen yansımalarında, Anadolu ile koşutluğun yanı sıra yerelin yeni renk ve dokuları da ortaya çıkmıştır. Araştırmada betimleyici durum saptayıcı yöntem uygulanmış; görüşme tekniklerinin desteğiyle veri ve olguların tespiti, incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Yazılı kaynakların dışında doğrudan -özellikle kırsal kesimde yaşayan- kaynak kişilerin katkıları, araştırmaya özgünlük ve güncellik kazandırmıştır. Küresel ürünlerin evrensel verileri, ana çizgileriyle ve özellikle milli kültüre etkileri, benzeme oranları itibarıyla kaynaklara dayalı olarak verilmiş; Anadolu ve Kuzey Kıbrıs’taki Türk kültürü kapsamında harnubun etnobotanik, folklorik ve endüstriyel boyutları, verilerle ortaya konulmuştur. Araştırma sonucunda ağaç kültünün geleneksel, antik sistematiğine koşut olarak harnubun Türk kültürü içinde yüzyıllar boyunca çeşitli işlevlerle önemli bir sevgi ve kutsallık kaynağı olarak benimsendiği, inançlardan, geleneğe, sağaltımdan halk edebiyatına kadar çok geniş bir çerçevede geçmişi güncele bağlayan bir kültürün odağında bulunduğu kanıtlanmıştır.