Abstract
Türk toplumunun sosyal yaşamında uzun yıllar yer edinen Karagöz oyunu, süreç içerisinde insanları eğlendirirken aynı zamanda düşündüren ve toplumsal bilincin oluşmasına katkı sağlayan önemli bir araçtır. Osmanlının 1571’de Kıbrıs’ı fethetmesiyle Anadolu’dan adaya gelen insanlar kendi kültürlerini Kıbrıs’a getirmişler ve getirmiş oldukları bu kültürel unsurlara, Kıbrıs’ın sosyolojik-coğrafik özelliklerinden kaynaklanan farklı
kültürel unsurları da ekleyerek bunları harmanlamışlardır. Anadolu’dan adaya getirilen kültür unsurlarından biri
de Karagöz gölge oyunu olmuş ve bu oyun yıllar içerisinde ada kültürüne özgü yönler kazanarak bünyesine
yerel özellikler katmıştır. Bugün Kıbrıs Türk Karagöz geleneği içerisinde ulaşılabilen en eski tasvirler ve göstermelikler 1900’lü yılların ilk çeyreğine kadar uzanmaktadır. Adada söz konusu geleneğin içerisinde çok
önemli bir yer tutan Mehmet Ertuğ, oyunlarına ve tasvir-göstermelik yapımına 1963 yılında başlamış, 2005
yılında sağlık sorunlarından dolayı tasvir-göstermelik yapmayı ve oyun oynatmayı bırakmıştır. 2015 yılından
itibaren Kıbrıs’ta Karagöz geleneği, sanatçı İzel Seylani tarafından sürdürülmektedir. Bundan dolayı makalede,
Kıbrıs Türk Karagöz oyunlarında adaya özgü olarak kullanılan tasvirler ve göstermelikler “1900’lerin ilk çeyreğinden 1963’e”, “1963’ten 2005’e” ve “2015’ten günümüze kadar” olmak üzere üç başlık altında incelenmiş
ve Kıbrıs Türk kültürünün Karagöz oyunlarına tasvirler-göstermelikler bağlamında yapmış olduğu katkı ortaya
konmuştur. Çalışmada ele alınan tasvirlerin ve göstermeliklerin bir kısmı Karagözcü Mehmet Salih Efendi’ye
ait olup bu tasvirler ile göstermelikler 1900’lü yılların ilk çeyreğinden itibaren adada oynanan oyunlarda kullanılmıştır. Söz konusu tasvir ve göstermelikler, Ertuğ tarafından bulunarak ayrıntılı bir alan araştırmasıyla isimlendirilmiş ve tamir edilmiştir. Mehmet Ertuğ, oyunlarında Bekri, Yahudi, Çelebi vb. tipleri kullanmanın yanında adada yaşamış olan, Kıbrıslı Türk destan anlatıcısı, meddah ve âşık Aynalı ile Lefkoşa Çağlayan Sinemasında filmlerin tanıtımını yapan Rum Avrayimi gibi tiplere ayrıca adaya özgü yapılara da yer vererek Karagöz sanatına yerel özelikler katmıştır. Ertuğ’un Karagöz sanatını icrayı bırakmasının ardından Kuzey Kıbrıs’ta bu sanatı devam ettiren Seylani de oyunlarında ağırlıklı olarak yerel tipleri ve adaya özgü birtakım unsurları göstermelik olarak kullanmayı tercih etmektedir. Seylani, söz konusu yerel tipleri ve Kıbrıs’a ait mekânları, Mehmet Ertuğ’dan daha yoğun bir şekilde oyunlarında kullanmaktadır. Çalışmada ele alınan tasvirler ve göstermelikler, Karagözcü Mehmet Efendi, Mehmet Ertuğ ve bugün İzel Seylani sayesinde günümüze kadar ulaşmıştır.