Ev, kaybedilen ve yeniden kurulması gereken, uzamsal ve zamansal derinliğe sahip bir mekân olarak, zorunlu göç ve cinsiyet tartışmalarının odağında yer almaktadır. Bu makale, feministlerce ortaya konulmuş eve dair kavramsallaştırmaları ve zorunlu göç bağlamında nasıl yeniden kavramsallaştırılabileceğini gözden geçirmeyi hedeflemektedir. Bu tartışma bağlamında Kürt zorunlu göçü, dikkate değer sayıda insanın evsiz ve yeniden yerleşme sürecinde yalnız bırakıldığı bir süreç olarak, söz edilen tartışmaya örnek teşkil etmektedir. Bu doğrultuda, Diyarbakır'ın köylerinden şehir merkezine göç ettirilmiş kadınların deneyim aktarımlarına başvurulmuş ve evin, kadınlar için binadan köyün kendisine, memleketten baba toprağına, sahip olunan mekândan ait olunan mekâna doğru genişleyen anlamları analiz edilmiştir.
Home is central to forced migration and gender discussions as a place with spatial and temporal depth which is lost and needs to be reconstructed. This article aims to examine into the conceptions of home by feminists as an oppressive unit and how it can be reconceptualized in the context of forced migration. Kurdish forced migration sets an example regarding this argument, as a considerable number of people have been left homeless and unaided during the resettlement period. In this regard, narratives of forcibly migrated women of Diyarbakır are referred and the expanding meanings of homeplace from the building to the village, hometown, motherland etc. have been analyzed.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Articles (Thematic) |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2015 |
Submission Date | June 1, 2015 |
Acceptance Date | June 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 2 Issue: 1 - Migration |