Kamusal alan kavramına ilişkin tartışmaların gündeme gelmesi, 1970’li yıllar sonrasına denk gelmektedir. Özellikle Jürgen Habermas ve Hannah Arendt tarafından ele alınan kamusal alan kavramı, Richard Sennett’in “kent mekânı ve kamusal alanı büyük ölçüde özdeş gördüğü yaklaşımı” çerçevesinde başka bir boyut kazanmıştır. Sennett’e göre, kentin en önemli özelliği, onun kişisel farklılıkları gizlemeden ve kişisel değerleri başkasına dayatmadan başkalarıyla ilişki kurma fırsatı veren bir kamusal alan olmasıdır. Bu çerçevede demokrasinin taşıyıcısı olarak nitelendirilen kamusal alan, 19. yüzyıldan itibaren kapitalizmin getirdiği yeni yaşam tarzı ve kurumlarla gerçek anlamını giderek yitirmiş, toplumsallık yerini bireyselliğe bırakmış ve bireylerin kamu içindeki davranışları köklü bir biçimde değişmiştir. “Mahrem toplumu”nu ortaya çıkaran bu süreç, kamusal alanın canlılığını yitirmesi ve kentlerin topluluklara ayrılarak insan yaşantısının bir boyutu olmaktan çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, Richard Sennett’in yaklaşımı çerçevesinde kent mekânında kamusal alanın önemini ortaya koymaktır. Bu bağlamda kamusal alan kavramı, özel alanla ilişkisi çerçevesinde ele alınarak ayrıntılı olarak incelenmeyecek, Richard Sennett’in kurduğu kent mekânı ve kamusal alan ilişki- sinin anlaşılmasına yardımcı olduğu ölçüde ele alınacaktır.
Kamusal Alan Kent Mekânı Richard Sennett Mahrem Toplumu Kapitalizm
Kamusal Alan Kent Mekânı Richard Sennett Mahrem Toplumu Kapitalizm.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 29 |