Türkmenler (Selçuklular) Cend’den Anadolu’nun batı sahillerine kadar hayli zor bir göçü gerçekleştirdiler ve geçtikleri coğrafyaların tarihinde derin izler bıraktılar. Bu göç, başıbozuk insanların göçü değil, begler tarafından idare edilen kendi içinde akli işleyişi olan bir göçtü. Merkezdeki siyasi yapının teşviki ya da hilafına uçlara konumlanan begler ve onlara tabi olanlar uçları oluşturuyorlardı. Bu bölgelerde yağma, öldürme ve savaşlarla yerleşik ahaliye boyun eğdiriyorlar, hâkim siyasi yapının hâkimiyeti ve meşruiyetini sona erdiriyorlardı. Ardından beglerin begliklerini mekânlaştırma süreci başlıyordu. Bu mekânlaşma ve merkezîleşmeden sonra yağma ve öldürme eylemleri hızla sona erdiriliyordu. Yağmaya alışmış ve başına buyruk, beglik mücadelesi veren begler yeni uçlara yöneliyordu. Göç ve askerîleşmenin sebep olduğu yoksunluklar ve begliklerin mekânlaşması sürecinde yapılacak savaşların giderleri yağmalarla karşılanıyordu. Önce Cend, sonra Maveraünnehir, sonra İran, sonra Azerbaycan, Doğu Anadolu, Kuzey Irak ve Suriye, sonra Anadolu’nun tamamı daha sonra da batısı uca dönüştürülerek bu göç tamamlandı. Yukarıda özetlenen faaliyetler, bu uçlarda batı istikametinde birbirini takiben gerçekleştirildi. Sıradan Türkmenlerde yağma ve öldürme eylemleri alplik düşüncesi içinde gerçekleştirilirken bu anlayış 11.-14. yüzyıllar arasında yavaş yavaş gaza ve ganimet anlayışına dönüştü. Selçuklu sultanlarında ise gaza ve ganimet anlayışı 1040’lardan itibaren belirginleşti.
Turcomans (Seljuks) carried out a quiet difficult migration from Jand to the west coasts of Anatolia and they left deep traces in the history of the geographies they passed through. This was not a migration of disorderly people, but it was rather a migration administered by the Begs and had rational reasons in itself. Either in support of or against the central political structure, The Begs located their subjects on the fronts who formed the frontiers of the state at the end. The local people were forced to subordinate by means of looting, killing and wars in these areas. Consequently, the sovereignty of the dominant political structure ceased to exist. Hereafter, the Begs’ domination process started. Following this domination and centralization, the looting and killing actions were to end swiftly and the Begs in the frontier, who had been used to looting and fighting for principality, were directed further to form a new frontier. The expenses of the wars, that would happen during the process of settling of the Begs and the deprivation, caused by migration and militarization were encountered with the loots. Jand, then Transoxania, Iran, Azerbaijan, Eastern Anatolia, Northern Iraq, Syria and the whole Anatolia and finally the western borders of Anatolia were set up as frontiers in this migration process. The activities summarized above were carried out one after another in the direction of west. As the killing and looting actions were being carried out within the concept of alp by the ordinary Turcomans, this understanding was very slowly transformed into the holy war (gaza) and booty (ganimet) understanding between 11-14th centuries. The holy war (gaza) and booty (ganimet) understanding in Seljuk Sultans became evident as of the year of 1040.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 7, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 8 Issue: 2 |
MUJOT publishes scientific studies such as research articles, review articles; historiographic studies, archival and monographic source publications, scholarly translation and transcriptions, bibliography and chronologies, book and thesis reviews, interviews and obituary studies along with announcements about related subjects about Turkic World particularly in the fields of language, culture, literature, history, folklore, geography and art.