Hz. Ali’nin halifeliği süresince Müslümanlar arasında güç mücadelesi, iç karışıklıklara yol açmıştı. Dördüncü halife Hz. Ali’nin katledilmesiyle birlikte, din anlayışı Emevî siyasi otoritesinin güdümünde kurumsallaşmaya evirildi. Emevîlerin baskıcı siyasi iradesi, kuruluş aşamasında ve sonrasında otoritesini sağlamlaştırmak ve güçlendirmek saikiyle dinî kurumlara müracaat etti. Siyasi otorite, dinî meşruiyet aracı olarak Kur’an’dan ayetler ve mevzu hadisler temelinde ortaya koyulan fetvaları kullandı. Kur’an ayetleri genellikle itikadi meşruiyet aracı olarak kullanılırken mevzu hadisler Emevîlerin kuruluş safhasında otoriteyi sağlamlaştırmak amacına matuftu. Siyasi otorite ekseriyetle mali açıdan ihtiyaç sahibi olan ulemadan kimselere makam ve maddi destek vererek tahakkümü altına aldı. Akabinde otoritenin yanında konumlanan söz konusu alimler, fetva vermek suretiyle dinî meşruiyeti görünürde sağladı. Burada bir taraftan fetva kurumu resmileşmeye doğru giderken diğer taraftan siyasi iradenin hukuka etkileri kalıcı olma yolunda seyretti. Hiyel diğer bir tabirle hile-i şer‘iyye örneği teşkil eden eymânü’l-bey‘a veya el-bey‘atü’l-Haccâciyye ile mühtedi zimmiden cizye alınmaya devem edilmesi uygulamalarına ve evlilikte kefâet kurumuna bu dönemde rastlanmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Araştırma Makaleleri (Research Articles) |
Authors | |
Early Pub Date | January 7, 2023 |
Publication Date | June 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 6 Issue: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.