Aklı ve son derece gelişmiş uyum yeteneğiyle insan; var olduğu günden beri yaşadığı mekanı, bu mekanda görülen iklimi, buna bağlı olarak gelişen ve değişen fauna ve florayı, Ay’ı, Güneş’i, gündüz yok olup gece tekrar ortaya çıkan diğer göksel fenomenleri merak etmiş, gözlemlemiş ve bunların yıl içinde değişimine neden olan dinamizmi anlamaya çalışmıştır. Bu yöndeki ilk bilimsel çalışmalar, Mezopotamya uygarlıklarında başlamış, gözlemler kayıt altına alınmış, ilk kartografik çizimler gerçekleştirilmiştir. Değişimdeki dinamizmi anlamaya odaklı bilimsel birikim, Mezopotamya’dan İran, Hindistan, Mısır, Anadolu uygarlıkları ve Helen dünyasına ulaşarak yeni bakış açıları, yeni yaklaşımlarla geliştirilmiştir. Özellikle Helen dünyasında, diğer fenomenlere oranla yeryüzünde görülen farklı iklimlerin insan yaşamı üzerinde doğrudan etkili olduğu kanısı egemen olmuş ve bu da yeni bir iklim teorisi, bir iklim anlayışını ortaya çıkarmıştır. İklim anlayışının mekân üzerindeki dağılışının gösterilmesinde ise kaçınılmaz olarak kartografyaya ve kartografik çizimler olan haritalara başvurulmuştur. Böylece bu anlayış belirgin bir biçimde kartografyaya yansımıştır. Kökleri daha eskiye dayanan iklim teorisi, İlk Çağın sonlarında özellikle Claudius Ptolemy (Klaudyos Batlamyus)’nin anlatılarıyla yeniden canlandırılmış ve Orta Çağa taşınmıştır. Teori, bu çağın farklı din ve kültürlerine mensup bilim insanları tarafından kendi anlayışlarına uygun olarak yorumlanmış, eserler kaleme alınmış ve bu eserlerde iklim zonlarını gösteren haritalara yer verilmiştir. Çizilen hartalarda her iklim zonu için bir numara atanmıştır. Buna göre de ilgili zonun uygarlık için elverişliliği sınıflandırılmış, iklimin yaşam tarzları, insanın dış görünüş ve karakteri üzerindeki etkileri açıklanmıştır. Çalışmanın amacını dile getirilen çağ ve kültürlerdeki iklim anlayışının kartografyaya yansımalarını ortaya koymak oluşturmaktadır. Yöntem olarak doküman analizinden yararlanılmıştır.
Human beings are creatures equipped with intelligence and highly developed adaptability. Since its existence, it has been curious about the place where it lives, its climate, fauna and flora. He observed the Sun, the Moon and other celestial phenomena. They tried to understand the dynamism that caused these to change throughout the year. Scientists in ancient Mesopotamia began recording their observations. They produced the first scientific studies. This scientific knowledge was developed from Mesopotamia to Iran, India, Egypt, Anatolian civilizations and the Hellenic world. Especially in the Hellenic world, the belief that the different climates seen on earth have a direct impact on human life compared to other phenomena became dominant and a climate theory emerged. In visualizing the understanding of climate, cartography and maps, which are cartographic drawings, were used. Thus the climate understanding of the period was clearly reflected in cartography. Climate theory, which has older roots, was revived in the late Antiquity, especially by Klaudyos Ptolemy, and carried into the Middle Ages. Both Ptolemy and scientists from different religions and cultures of the Middle Ages wrote works in line with their understanding and included maps showing the climate zones in the world in their works. They assigned a number to each zone and commented on the effects of climate on lifestyles, people's appearance and character. The aim of the study is to determine the reflections of the climate understanding in the mentioned ages and cultures on cartography. The method is document analysis.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Historical Geography |
Journal Section | Compilation Article |
Authors | |
Publication Date | December 26, 2024 |
Submission Date | February 1, 2024 |
Acceptance Date | November 12, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 7 Issue: 2 |
Articles published in Ortaçağ Araştırmaları Dergisi are licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY-NC 4.0). Ortaçağ Araştırmaları Dergisi provides immediate open-access to its content, reflecting its conviction in advancing global knowledge exchange. The opinions presented in the articles are the sole responsibility of their respective authors and do not present the view or opinions of Ortaçağ Araştırmaları Dergisi. Terms of Use & Privacy Policy