The city of Antalya, which has a very deep-rooted historical past, has been one of the most important Mediterranean port city of Anatolia throughout the Antiquity and the Medieval Age and has been under the sovereignty of many rulers of different nations. During the Medieval Age, it became one of the most strategic targets of the Seljuqs of Türkiye due to its geopolitical and especially economic importance. On 5 March 1207, Antalya was conquered for the first time by Sultan Ghiyath-al-Din Kaykhusraw I. However, four years after conquering the city, Sultan Ghiyath-al-Din Kaykhusraw I died and the Seljuqs of Türkiye rule over the city was interrupted. Because following a sudden revolt during the reign of Izz al-Din Kai-Ka’us I, the successor of the deceased sultan, the Seljuqs lost control of Antalya. Sultan Izz al-Din Kai-Ka’us I, aware of the strategic importance of Antalya for the Seljuqs, took action immediately after the revolt and reconquered the city after a month-long siege on 22 January 1216. This time the city was besieged from both land and sea, and the reconquest process was characterised by intense fighting on both sides. After the reconquest, various administrative arrangements were implemented, and some precautions were taken to prevent another revolt in the city. Apart from the Seljuqs, the process of the reconquering of Antalya was also closely followed by the famous Sufi Muhy al-Din Ibn al-'Arabî, who had dreamt of the conquest and sent the good news to Sultan Izz al-Din Kai-Ka’us I in the form of a poem. The text of this poem has been identified by us, translated into Turkish for the first time and interpreted. This poem, which heralds the conquest of the city to the Seljuqs, contains some advice for Sultan Izz al-Din Kai-Ka’us I. After the conquest of Antalya, the Seljuqs of Türkiye sent fathnâmes to the Muslim rulers of the period in accordance with Islamic traditions. Sultan Izz al-Din Kai-Ka'us I, in addition to sending copies of the fetihnâme to Muslim rulers, ordered a special Fetihnâme in the form of a unique inscription consisting of 43 pieces to be placed on the walls of Antalya.
Oldukça köklü bir tarihi geçmişe sahip olan Antalya şehri, Antikçağ ve Ortaçağ boyunca Anadolu'nun en önemli Akdeniz liman kentlerinden olmuş ve farklı milletlerden birçok hükümdarın egemenliği altına girmiştir. Kent Ortaçağ'daki jeopolitik ve özellikle de ekonomik önemi nedeniyle Türkiye Selçukluları’nın en stratejik hedeflerinden biri haline gelmiştir. 5 Mart 1207 tarihinde Antalya ilk kez Sultan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından fethedilmiştir. Ancak şehrin fethinden dört yıl sonra Sultan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev ölmüş ve kentteki Selçuklu hâkimiyeti kesintiye uğramıştır. Zira merhûm sultanın halefi I. İzzeddîn Keykâvus zamanında çıkan ani bir isyanın ardından Türkiye Selçukluları, Antalya’nın kontrolünü kaybetmişlerdir. Antalya'nın Selçuklular açısından stratejik öneminin bilincinde olan Sultan I. İzzeddîn Keykâvus, isyanın hemen ardından harekete geçmiş ve 22 Ocak 1216'da bir ay süren bir kuşatma sonunda şehri yeniden fethetmiştir. Bu sefer şehir hem karadan hem de denizden kuşatılmış, dolayısıyla fetih süreci her iki taraf için de yoğun çatışmalarla geçmiştir. Yeniden fethin ardından şehirde başka bir isyanın yaşanmaması adına çeşitli idari düzenlemeler hayata geçirilmiş ve birtakım önlemler alınmıştır. Antalya’nın yeniden fetih süreci Selçuklular dışında ünlü mutasavvıf Muhyiddîn İbnü’l-Arabî tarafından da yakından takip edilmiş, kendisi fethin gerçekleştiğini rüyasında görerek müjdesini bir şiir halinde Sultan I. İzzeddîn Keykâvus’a göndermiştir. Bu şiirin metni ilk kez bu çalışmada yayınlanmakta ve Türkçe’ye çevrilerek yorumlanmaktadır. Antalya’nın fethinden sonra Türkiye Selçukluları, dönemin Müslüman hükümdarlarına İslâmî geleneklere uygun olarak fetihnâmeler göndermişlerdir. Sultan I. İzzeddîn Keykâvus, fetihnâme nüshalarını Müslüman hükümdarlara göndermenin yanı sıra, 43 parçadan oluşan eşi benzeri olmayan kitabe şeklindeki özel bir fetihnâmenin de Antalya surlarına yerleştirilmesini emretmiştir.
Çalışmam hakkındaki değerli görüş ve önerilerinden ötürü Sayın Hocam Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç’a şükran borçluyum. Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin şiirinin çevrilmesi ve bazı hususların açıklanması konusundaki yardımlarından ötürü de kıymetli büyüğüm Abdullah Gündüz’e teşekkür ederim.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | General Turkish History (Other), Political and Civilization History of Islam |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 26, 2024 |
Submission Date | July 2, 2024 |
Acceptance Date | December 6, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 7 Issue: 2 |
Articles published in Ortaçağ Araştırmaları Dergisi are licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY-NC 4.0). Ortaçağ Araştırmaları Dergisi provides immediate open-access to its content, reflecting its conviction in advancing global knowledge exchange. The opinions presented in the articles are the sole responsibility of their respective authors and do not present the view or opinions of Ortaçağ Araştırmaları Dergisi. Terms of Use & Privacy Policy