Reklâmla ilgili olması nedeniyle konuya bir fıkra anlatarak girmek istiyorum. Adamın biri ölmüş... Öbür dünyanın Kapısına gelince bakmışlar, günahlarıyla sevapları birbirine eşit. Cennete mi atsınlar Cehenneme mi? şaşırmışlar. Sonunda kendisinin karar vermesini istemişler. Adam, olur demiş fakat önce Cenneti ve Cehennemi görmek istemiş. Götürmüşler. Cennette gördükleri tıpkı anlatılanlar gibiymiş, her şey gayet güzel, istediğin yiyecek, içecek var, istediğin gibi gezip, eğlenebiliyormuşsun. Cehennemde gördükleri anlatılanların tam tersi cennete benziyormuş. Herkes neşe içinde, eğleniyor, oynuyorlarmış. Sazlar, dümbelekler, şarkılarla göbek atıyorlarmış. Fakat biraz sıcakcaymış. Buranın eğlencesinden hoşlanan adam, Cehenneme gitmeye karar vermiş. Biraz sıcaklığına da katlanırım diye düşünmüş. Görevliler almışlar bunu bir kapıdan içeriye salmışlar. İçeriye girmesiyle feryadı basması bir olmuş. Her yer alev alev yanıyor. Ortada fokur fokur kaynayan katran, kazanının içinde gırtlağına kadar katrana batmış bağıran insanlar... Adam şaşkınlıkla “ Ne yaptınız, beni yanlış yere mi attınız?” diye bağırmış, önceden gördüğü yere benzemeyen bu yeri merakla sormuş. Görevlilerin cevabı; “ O gördüğün yer Cehennemin reklâm bürosuydu... Öyle yapmasak kim gelir cehenneme,”
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | İçindekiler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Kasım 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1987 Cilt: 2 Sayı: 1 |