Türk devlet düzeninde METE'nin kurmuş olduğu HUNLAR'dan ATATÜRK tarafından kurulan TÜRKİYE CUMHURİYETİ'ne kadar, tarihî seyir içinde, demokratik birer kuruluş olarak değerlendirebileceğimiz, meclis hayatının varlığı ve aralıksız devam edip geldiği, tarihin ifâdesi olarak görülmektedir. Prof.'Dr. Afet İnan, ATATÜRK'ün bu konudaki görüşlerini şöyle tesbit etmiştir : «Türk Milleti, en eski tarihlerinde, meşhur kurultaylarıyle, bu kurultaylardadevlet reislerini intihap etmeleriyle demokrasi fikrine ne kadar merbut olduklarını göstermişlerdir. Son tarih devirlerinde, Türkler'in teşkil ettikleri devletlerde başlarına gelen padişahlar, bu usûlden ayrılarak (müstebit ol muşlardır. ATATÜRK'ün ifadesiyle, «Demokrasi, esas itibariyle siyâsî mahiyettedir, fikrîdir, ferdîdir, müsavatperverdir. Demokrasi, memleket aşkıdır, aynı zamanda babalık ve analıktır»(2). Bu cümleden olarak, Prof. Dr. Osman Turan, eski Türk devlet idaresindeki danışma ve meşvereti, yâni demokrasi anlayışını özetle şöyle dile getirmiştir. Eski Türk kağan ve sultanları, cihan hâkimiyetine sahip bulunmak inancı ile milletin ve tebaanın velisi veya babası sayılıyordu. Bu velilik sıfatı dolayısıyla eski Türk kağan ve sultanlarının, yabancı müstebit hükümdarlardan çok farkı olarak, yüksek insanî vasıflarda ve demokratik ruhta bulunduklarına; millet ve tebaalarına karşı adalet, şefkat ve himaye gösterdiklerine şahit olunmaktadır. Türk kağan ve sultanlarının, yabgu ve meliklerinin, Oğuz töresine ve onun tâyin ettiği hukukî kaidelere göre beylere ve devlet adamlarına, halka umûmî ziyafet (toy, şölen) vermeleri ve bu esnada sofra ve saray eşyasını yağma ettirmeleri babalık sıfat ve vazifesinin icabı bir an'ane olarak görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | İçindekiler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1988 Cilt: 3 |