Günümüzde, kentsel ulaşımda harcanan zaman, kent fizik mekânı açısından bakıldığında, arazi kullanımı ve ulaştırma altyapısının gelişmişliğine göre değişkenlik göstermektedir. Birey açısından bakıldığında, yolculuk süresindeki farklılığın en önemli göstergesi, cinsiyet, yaş grubu, kullanılan ulaşım türü, yolculuk zinciri ve yolculuk amacı olarak kabul edilebilir. Farklı yaş gruplarındaki kadın ve erkekler, farklı yolculuk amaçlarıyla, farklı ulaşım türlerini kullanarak, farklı sürelerde yolculuk gerçekleştirmektedir. Yerel yönetimler bu farklılıkları göz ardı ederek her bireyin benzer şekilde kent içi hareketlilikte bulunduğunu varsayarak, erkek egemen bir toplumu öncelik gözeterek belirli bir düzeyde toplu taşıma hizmeti sunmaktadırlar. Bu durum kadınların gün içi hareketliliklerini olumsuz etkilemekte ve kadının kent hayatına katılımını ve kentteki hareketliliğini kısıtlamaktadır. Bu çalışma, kentsel politika koyucuların, yerel yönetimlerin ve kentsel ulaşım alanında çalışma yapanları yönlendirecek, özellikle toplu taşıma sistemleri ve taşıtları özelinde, kadın duyarlı ulaşım önceliklerinin geliştirilmesine yönelik öneriler sunmaktadır. Çalışma kapsamında Viyana, Berlin ve Malmö kentlerindeki örneklerin incelenmesi ve Ankara’da 2013 yılında gerçekleştirilen hanehalkı anketlerinden elde edilen verilerle, bir büyükşehirde yaşayan kadın nüfusunun ulaşım davranışları değerlendirilerek, kadın duyarlı ulaşımı destekleyen önerilerin geliştirilmiştir.
Bu çalışmada, Gazi Üniversitesi Ulaşım Ana Planı Ofisi tarafından 31.01.2013-28.07.2017 yılları arasında hazırlanan Ankara Metropoliten Alanı ve Yakın Çevresi Ulaşım Ana Planı Projesi kapsamında toplanan hanehalkı anketi verileri kullanılmıştır. Çalışmanın özeti, daha önce İzmir’de düzenlenen 2. Uluslararası Kadın Kongresinin, bildiri özetleri kitabında yer almıştır.
Nowadays, the time spent in urban transportation varies from the point of view of urban physical space, depending on the development of land use and transportation infrastructure. From the individual point of view, the most important indicator of the difference in travel time can be considered as gender, age group, type of transport used, travel chain and travel purpose. Women and men of different age groups, traveling for different journeys, using different types of transportation, travels in different times. By ignoring these differences, local governments assume a similar level of urban mobility by assuming that each individual has a similar urban mobility, and they offer a certain level of public transport service with a priority for a male-dominated society. This negatively affects the daily mobility of women and restricts women's participation in urban life and the city's mobility. This study provides recommendations for the development of women-sensitive transport priorities, in particular for public transport systems and vehicles, which will guide urban policy makers, local authorities and those working in urban transport. The aim of this study is to examine the sample practices in the cities of Vienna, Berlin and Malmö, and to support the suggestions by evaluating the transportation behaviors of the women living in a metropolitan city with the data obtained from the household surveys conducted in 2013 in Ankara.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Operation |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2020 |
Acceptance Date | March 11, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 15 Issue: 23 |