Space has great importance in the lives of people and societies as it creates the bonds of cultural belonging. In traditional social types as well as contemporary ones, many factors such as harmony, order and security are used in relation to space. However, spatial belonging disintegrates because of migration. Migration refers to movement from one place to another and long-term stay at the destination. The material and immaterial dimensions of spatial unity, which we will treat as bonds of origin, disappear as a result of migration. Migration used to affect only those countries that would send or receive migrants. However, the age of globalisation makes it easier to communicate with others and migrate. Thus, migration is now a problem that not only affects the sending or receiving countries but also the entire world in general. One of the issues that need to be discussed in this context is the idea that the issue of migration can be solved by ensuring the return of migrants back to their countries of origin. While drawing attention to the disruptive effects of external migration, the study begins from the same starting point as the effects of globalisation. Accordingly, mobility is a must today. Unlike global mobility, migration disturbs the familiar patterns because it implies long-term residency. Thus, another alternative solution appears here. Return migration is related to the possibility of returning to the country of origin in addition to, or against, the multidimensional effects of migration. In this context, this study approaches the possibility of homecoming from a theoretical perspective.
Kültürel bir aidiyet bağı yaratması anlamında mekânın insanların ve toplumların yaşamları üzerinde büyük bir önemi vardır. Geleneksel toplumsal tiplerinden bugüne uyum, düzen, güvenlik gibi birçok faktör mekânla ilişkili kullanılmaktadır. Ancak göç ile birlikte mekânsal aidiyetler çözülüşe geçmektedir. Göç, bir mekândan diğerine hareketlilik ve hareket edilen yerde uzun süreli kalma durumunu ifade etmektedir. Dolayısıyla köken bağları olarak ele alacağımız mekânsal birlikteliğin maddi ve manevi boyutları ortadan kalkmaktadır. Göç geçmişte sadece göç alan ve göç veren ülkeleri etkilemekteydi. Küresel çağ, diğerlerinden haberdar olmayı ve göç etmeyi kolaylaştırıcı etkenleri sunarken, göçün söz konusu etkileri artık yalnızca muhatap ülkeleri değil tüm dünyayı etkisi altına alan bir sorun haline gelmiştir. Bu bağlamda tartışılması gereken konulardan biri, göç sorununu ortadan kaldırmanın göç edenlerin geriye dönüşü ile mümkün olabileceği konusundaki savunudur.
Çalışma dış göçün mekânsal dengeyi parçalayıcı etkilerine dikkat çekerken, küreselleşmenin etkileriyle aynı başlangıç noktasından hareket etmektedir. Buna göre hareketlilik bugünün olmazsa olmazıdır. Göç, küresel hareketlilik halinden farklı olarak uzun süreli yerleşiklik kazanma ile bilindik olanı parçalamaktadır. Burada başka bir alternatif çözüm gündeme gelmektedir. Göçün çok boyutlu etkileri karşısında ve yanında geriye dönüş göçü köken ülkeye dönüşün imkânı ile ilişkilidir. Çalışma bu bağlamda, eve dönüşün olasılığını kuramsal bir perspektifte ele almaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 31, 2020 |
Acceptance Date | April 18, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 15 Issue: 25 |