The conception of laïcité is born out of a specific historical and cultural context in Western world, and has been presented as an absolutely essential component of modernization. Contemporary social science theories, however, point out the limitations of this conception. In theory, laïcité involves the freedom of conscience and religion, but in practice, this has not been the case, and in many social and cultural instances the religion has been excluded from the public sphere. From a historical perspective, France has seen the most patronising and dogmatic implementation of laïcité. And it is French conception of laïcité which was taken as a model for modernization of Turkey. Consequently, without the slightest regard for the defining characteristics of Turkey, all the religious elements were excluded from the public sphere, and thus an artificial political and social sphere was constructed. But this political and social construction has spawned serious pathologies, and, through hegemonic state mechanisms, hampered the political representation of religious identity in Turkey. As a result, there have been many traumatic events: The Democrat Party was overthrown in a military coup in 1960; many political parties were banned through the decrees of the Turkish Supreme Court; and the Turkish military leadership terminated the civil government through a military memorandum on 28 February 1997. This study will first examine the historical and cultural development of the conception of laïcité, and then present several contemporary critical theories discussing laïcité. The following part of the article will analyse both the evolution of laïcité from the beginning of the early Turkish Republican era, and the emergence of a new period during the AK Party government. After a long political struggle, the AK Party has modernized, in line with the historical and socio-cultural references in Turkey, the conception of laïcité, which has long been used as a hegemonic tool by the established state mechanisms. And this struggle paved the way for a public and economic sphere open to pluralities and the Islamic identity.
Batı bağlamından ve belirli bir tarihsel dönemin ihtiyaçlarından doğan laiklik kavramı bütün toplumlar için mutlak bir medenileşme projesi olarak sunulmuştur. Bugün çağdaş sosyal bilim teorileri laiklik kavramının sınırlılıklarına işaret etmektedir. Laiklik teoride din ve vicdan hürriyetini de barındıran bir kavram olsa da pratikte bu şekilde vuku bulmamış ve pek çok toplumsal ve kültürel bağlamda dinin kamusal alandan dışlandığı bir model uygulanmıştır. Tarihsel açıdan bakıldığında, Batı’da en dayatmacı ve dogmatik laiklik anlayışının uygulandığı ülke ise Fransa olmuştur. Fransa’nın laiklik yaklaşımı Türkiye modernleşmesi sürecinde birebir model alınmıştır. Türkiye’nin hususiyeti dikkate alınmadan, dine dair bütün öğeler kamusal alandan temizlenmiş, suni bir toplumsal ve siyasi alan tanzim edilmiştir. Bu toplumsal proje pek çok patoloji üretmiştir. Dindar kimliğin merkezi siyasete ulaşma hamleleri vesayetçi refleksler tarafından düzenli olarak kesintiye uğratılmıştır. Demokrat Parti iktidarını sonlandıran 1960 darbesi, Anayasa Mahkemesi kararlarıyla kapatılan partiler, 28 Şubat süreci gibi süreçler toplumda ağır travmalar tetiklemiştir. Bu çalışmada önce laikliğin Batı’daki tarihsel ve kültürel gelişimi irdelenecek ve laiklik kavramına yönelik çağdaş eleştirel kuramsal bakışlara değinilecektir; ardından cumhuriyetin kuruluşundan bugüne dek Türkiye’nin laiklik anlayışının geçirdiği dönüşüm ve AK Parti iktidarı ile birlikte yaşanan yeni süreç tahlil edilecektir. AK Parti uzun bir mücadelelerin ardından müesses nizamın vesayet araçlarından biri olarak kullanılan laiklik yaklaşımını, tarihsel ve sosyo-kültürel dayanaklarla uyumlu bir şekilde güncellemiş ve kamusal alanın ve ekonomik merkezin çoğulluklara ve İslami kimliğe açılmasını sağlamıştır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2020 |
Acceptance Date | September 22, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 16 Issue: 29 |