Çalışma, Batı ile Doğu arasında yaşanan ayrışmanın temellerini ve bu ayrışmanın modernizm ekseninde bir kopuşa dönüşmesini konu edinmiştir. Bu bağlamda çalışmanın ana hipotezi modernizmin Antik Yunan mirasına dayanan bir zihin atlası üzerinde inşa edildiği ve bu bağlamda Batı ile Doğu arasında birbirlerinden kopmalarına neden olan çok köklü bir farklılık bulunduğudur. Bu farklılık Aydınlanma ile birlikte doruk noktasına çıkmış ve Batı’nın episteme, Doğu’nun doxa’yı sahiplendiği bir dikotomiye evrilmiştir. Çalışma, Doğu’nun modernleşmesinin imkansızlığını savunmakta ve konuyu bir epistemeloji-ontoloji ikiliği içerisinde kavramaktadır. Batı kendini Aydınlanmayla birlikte bilen olarak konumlandırmış, kendisi karşısındaki her şeyi bilinen olarak ele almıştır. Bu, Batı’nın karşılaştığı diğerlerini ötekileştirmesine hatta araştırmalarının konusu olarak nesneleştirmesine ve didiklemesine yol açmıştır. Doğu bu ikilemin sonuçlarıyla en ağır biçimde yüzleşmiş ve sonunda başına gelenleri ileri-geri ikiliği çerçevesinde okuyarak gelişmek, değişmek, Batılılaşmak ve Batı’ya yetişmek istemiştir. Bu yargı, Batı elitinden çıkan modernizmin Doğu’nun içine işlediği anlamına gelir. Zira gelişmek istemek, geriliğini kabul etmek; kendini Batı’nın gözünden görmek demektir. Çalışma işte bu izlek doğrultusunda Doğu modernleşmesinin imkansızlığını tartışmakta ve bu imkansızlık nedeniyle çağdaşlaşmaya ve kalkınmacılığa evrildiğini iddia etmektedir. Çalışmamızda Antik Yunan, Aydınlanma ve modernizm ekseninde Batı, modernizm-geleneksellik çatışkısı ve Doğu’nun modernizmle olan sorunlu ilişkisi irdelenmiştir. Çalışmanın hazırlanmasında basılı ve elektronik kaynakların değerlendirilmesi suretiyle literatür taraması yapılmış ve determinist, epistemolojik bir tutum izlek edinilmiştir. Çalışma, post-modernist bir uzlaştırma çabası değil, Doğu modernleşmesinin imkansızlığını ve bu imkanszılık nedeniyle çağdaşlamşmaya ve kalkınmacılığa evrildiğini iddia eden bir açıklama gayretidir.
Our study focuses on the fundamentals of the separation between the West and the East and the transformation of this separation into a break in the axis of modernism. In this context, the main hypothesis of the study is that modernism was built on an atlas of mind based on the Ancient Greek heritage, and in this context, there was a radical difference between the West and the East that caused them to break apart. This difference peaked with Enlightenment and evolved into a dichotomy where the West owned the episteme and the East owned the doxa. The study advocates the impossibility of the modernization of the East and grasps the subject in an epistemelogy-ontology duality. The West described itself as knowing with Enlightenment, and considered everything against it as known. This has led the West to marginalize others he has encountered, even to objectify and peck at the subject of his research. The East faced the most severe consequences of this dilemma and wanted to develop, change, Westernize and catch up with the West by reading what happened at the end, back and forth. This judgment means that modernism from the West is embedded in the East. Because to want to develop, to accept his backwardness; means to see yourself through the eyes of the West. During the preparation of the study, the literature was scanned by evaluating the printed and electronic resources and a deterministic and epistemological attitude was acquired. The work is not a post-modernist reconciliation effort, but an explanation effort that claims the impossibility of Eastern modernization and its evolution into modernization and developmentalism due to this impossibility.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2021 |
Acceptance Date | December 10, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 17 Issue: 36 |